Geceydi
Sorgusuz sualsiz uyumak elzemdi
Uyku göz yummaktan mı ibaretti
Şüphesiz bunun bir de düşleri vardı
Korku sinsi bir bekçiydi yatakta…
Soğuk taş duvar
Saatin tik takları
Cama tıklatan rüzgar
Bir de masada kadeh vardı…
Geceydi
Sorgusuz sualsiz uyumak elzemdi
Uyku göz yummaktan mı ibaretti
Şüphesiz bunun bir de düşleri vardı
Korku sinsi bir bekçiydi yatakta…
Soğuk taş duvar
Saatin tik takları
Cama tıklatan rüzgar
Bir de masada kadeh vardı…
“Öpersem prens olur musun?”
Bir zamanlar sevginin yeşerdiği ırmak kenarlarında
-Likya’da- yüzlerce kurbağa yaşarmış. Bu kurbağalardan Şino, farklı bir görünüşe sahipmiş: Turuncu renkli burnu, masmavi gözleri, sarımtırak bir vücudu, kederli bisküvi kıvamında garip lekeleri varmış. Bu lekeler, ona annesi Heket’ten yadigarmış. Meğer anne Heket, -yalancı kurbağa- Yalbako’ya âşık olmuş.
Bir insanın iki temel psikolojik ihtiyacı vardır:
İlki, hiç kimseye muhtaç olmadan sahip olduğu kimlikle, kişilikle ve becerileriyle maddi ve manevi anlamda kendi ayaklarının üzerinde durabilme, kimseye muhtaç olmadan yaşayabilme ihtiyacıdır.
İkincisi ise, kendisini bir ailenin, bir grubun, bir topluluğun parçası olarak hissetme, yalnızlığına bir çare bulma ihtiyacıdır.