EnginDergi / Yıl: 2017 Sayı: 59
EnginDergi’nin 2017 yılının paylaşımlarını içeren almanak tadındaki elli dokuzuncu sayısı yayında… Okumaya devam et “EnginDergi-s59”
EnginDergi / Yıl: 2017 Sayı: 59
EnginDergi’nin 2017 yılının paylaşımlarını içeren almanak tadındaki elli dokuzuncu sayısı yayında… Okumaya devam et “EnginDergi-s59”
Sinema sevdamın başlaması çocukluk yıllarıma dayanır. Ortaokul ve lise yıllarımın geçtiği Balıkesir’de, o yıllarda ve yaşlarda fazla bir sosyal etkinlik imkanı olmadığından her haftasonu en az bir sinema filmine gitme alışkanlığım vardı.
Okulda sabahçı olduğum senelerde cuma günü okuldan çıkınca eve gelip üzerimi değiştirir ve soluğu sinemada alırdım. Böylece cumartesi günü de başka bir filme gitme fırsatım olurdu. (Pazar günleri aile ile zaman geçirilen pikniklere gidilen özel bir gün olduğu için sinemaya gitmeye zaman olmazdı.) Eğer öğlenciysem ve cumaları sinemaya gidemiyorsam gösterimde kaçırılmaması gereken güzel filmler varsa, cumartesi günü aynı gün içerisinde üç filme birden girdiğimi bile hatırlarım.
Tıp fakültesini bitirdikten sonra hemen askere gitmiş, askerlik dönüşü bir süre pratisyen olarak çalıştıktan sonra ihtisas yapmaya karar vermiştim. Fakat o sıralar şimdiki gibi “Tıpta Uzmanlık Sınavı” gibi ortak bir uzmanlığa giriş sınavı yoktu. Uzman olmak isteyen doktorlar bakanlığın açtığı bir sınava giriyorlardı. Bu çok saçma ve adaletsiz bir sınavdı. O kadar ki 100 üzerinden 100 alan bir genç doktor sınavı kaybedebiliyordu. Çünkü daha önce doğuda çalışan doktorlara ay başına bir puan avantaj tanınıyordu. Söz gelimi doğuda üç yıl çalışmış biri o sınava cebinde 36 puanla giriyor, sınavdan 65 bile alsa, toplamda 101 puana ulaşarak, 100 puan alanın önüne geçiyordu. Siz ağzınızla kuş tutsanız sınavı kazanamıyordunuz.