Bir üveyik kalbi sürçer buluta
gül uykusunda üşür
yoksan eğer duldasında
yağmurlar gözlerime üşüşür
Cemadat kendine çekilir
soyununca renkler ışığından,
aynalar yorgunluk tozu biriktirir
metal sesiyle yürüyen zamandan
Bir üveyik kalbi sürçer buluta
gül uykusunda üşür
yoksan eğer duldasında
yağmurlar gözlerime üşüşür
Cemadat kendine çekilir
soyununca renkler ışığından,
aynalar yorgunluk tozu biriktirir
metal sesiyle yürüyen zamandan
Hüzünlü bir koğuş, içinde ben, yıllarım ardımda
Her kapı kilitli ve engeller var yolun başında,
Dört duvar tek arkadaş, kitaplarım tozlu rafta,
Yazdığım her satır, benimle sırdaş olmakta.
Sözlerimle yaşıyorum ben, var aklımda onca sır,
Karaladığım her satıra, nice duygularım yansır,
Yaşlanır gözlerim, en yakın dost bile yalan taşır,
Umutlar biter ve uykuya dalarsın, biter tüm kahır.
(Heyecan-Kivi-Gözyaşı)
Kaçımız gülebildi istediğince
Hayallerinde yolculuk yaparken kahkahalara sarılıp mutluyum haykırışlarını duyurabildi kalabalıkların içindeki yalnızlığının orta yerinde…
Sorulan sorunun dişlerimizin arasında ezilirken, kaçımız heyecandan söylemek istediklerini unuttu.
Evet, evet toparlıyorum şimdi derken, bir çuval inciri berbat etmek kadar keyif verici bir şey bilmem karşımdaki adına konuşursam eğer.