
Dingil
Genç kediler ağızları bir karış açık İstanbul’un boş caddelerine bakarken, biz şaşırmayız, çünkü biliriz: İnsanların büyük kısmı şehri terk ettiyse, bayram gelmiştir! Geride kalanlar da garip şekilde cesaretlenir. Kendilerini evin dışına atar, normalde gitmeyi akıllarından geçirmedikleri, şehrin erişilmez, uzak köşelerine yol alırlar.
Sarman Dedektif bu fırsatı kaçırır mı? Aldım otoparkları göz hapsine, biri yola çıkarsa, dalıveririm otomobile. İşin sırrı şimşek hızıyla harekette, otomobil durana kadar merakına hâkim olup, kapıların açılacağı yeri beklemekte.
Bazı kavramlar tanımsızdır, bazı göreceli kavramlarsa binlerce tanıma sahiptir. Aşk, mutluluk ve başarı bu tür izafi kavramlardandır. On binlerce kitap mutluluktan söz eder veya onu tanımlamaya çalışır. Herkesin ya başkalarından edindiği veya kendine özgü bir mutluluk tanımı vardır. Mutluluk- mutsuzluk üzerine yazılan kitapların ve şiirlerin, bestelenen müziklerin, tuvallere çizilen resimlerin, taşa oyulan heykellerin ve çevrilen filmlerin sayısını bilebilmek mümkün mü?.. Peki bu çokseslilik niye?.. Acaba mutluluk niçin bu denli merkezi bir rol oynuyor duygusal örgümüzde?
Uzun zaman oldu… Küflenmiş, tozlanmış raflardan çıkardım kağıt ve kalemimi. Boş sayfalara sadece baktım önce; düşündüm de kimim var ki başka. Her yazdığımda bir şeyler akıp gitti içimden; sen aktın ama gitmedin, özledim…