Yazıya şöyle bir soruyla başlamak istiyorum: Yaşamı daha değerli ve daha anlamlı kılan duygularımız acaba ne derece genlerin etkisindedir, örneğin insanların birbirine küsmesinin genetik bir nedeni var mıdır?
Aslında küsme bir kırılganlık işaretidir ve kırılma duygusunun doğurduğu bir tepki veya davranış biçimidir. Kırgınlığın şiddetine göre, kişi kendine, dostlarına ve hatta tüm dünyaya küsebilir ve bu duygusal tepkiyi kısa veya uzun süre götürebilir. Kırılma, acı ve aşkla birlikte ruhsal dengemizi en çok etkileyen üç duygudan biridir.
Benim en güzel hikayemdir çocukluğum. Umarsızca sokakta saklambaç oynadığım, kaygıların, sorumlulukların olmadığı, tümüyle gerçek ve karşılıksız dostluklarla yüklü, bir sakıza tav olan ben. Anlar, zamanla yaşadığımız parçalar ve hayatsa bunların kitaba çevrildiği başarılı bir yapıttır bana göre. İçindekiler sayfası en son yazılan ve düzeltme, tekrar okuma şansımız olmayan kişiye özel ve herkesin sahip olduğu bir yapıt ki asla din, dil, ırk, iyi, kötü, çirkin ayrımı olmayan tek şeydir bana göre hayat.
Herkesin içinde midir yalnızlığı bu yüzden midir kalabalık kırgınlıkları ve yolun başındayken başlayan kaçışları…