Süper Baba

1990’lı yıllardı. Çocuktum. Seksenlerin kargaşasından çıkıp kendine yeni yollar çizmek için çırpınan bir ülkede büyüyorduk. Oyunlar oynamak için beton binalar arasında boş arsalar arıyorduk. Topumuz caddeye kaçarsa çok dikkatli olmak zorundaydık, çünkü her an hızla gelen bir araba topumuzla birlikte bizi de ezebilirdi. Yabancılarla konuşmamalı, evin önünden fazla uzaklaşmamalıydık. Öyle ki karşı caddede, yani elli metre ötemizde oyun oynayan çocukların yanına gidemezdik, çünkü etraf tehlikeliydi.

Hava kararmadan eve girmeliydik, çünkü belli bir saatten sonra sokaklar çocuklar için tekinsizdi. Oysa her şey, hayatlarımız, alışkanlıklarımız, ayakkabılarımız, dinlediğimiz müzikler, yürüdüğümüz sokaklar git gide modernleşiyordu. Özal Türkiye’siyle yeterince çağ atlamış, ölümünün ardından Demirel gelmişti. Karayolları örüyordu bu amcalar bizler için. Taş duvarları çoğaltıyorlardı. Bir yandan özel kanallar açılıyor, diğer yandan otel odalarında şairler, yazarlar, aydınlar yakılıyor ya da evlerinin önünde suikasta uğruyorlardı. Akşamları ailecek televizyon karşısına geçip, naklen yayınlarda savaşlar izlemiş tuhaf bir toplumun çocuklarıydık işte.

Okumaya devam et “Süper Baba”

Ucuz Tarife

Hayat tarifi olanların, uçurum kıyısında yeri yoktur.

Ucuz şarkıları sevin
Onlar, sizi bataklığınızda rahat uyutan afyonlarınızdır
Kaçtığınız çukurda bir müddet iyi hissettirir kendinizi
Tutar yanı olmayan cümleler kurar insanlar yüzünüze baka baka
Terslemeyin onları
Onlar ki,
Büyük laflar edenlerin içine düştükleri uçurumun göstergesidir
Dünyaya durmaksızın kirini bırakır insan
Ömrünüzde duyduğunuz en saçma arınma yöntemidir bu
Kısırdöngü büyüten bir kirleniştir
Bir müddet oyalar sizi

Okumaya devam et “Ucuz Tarife”

Bedenim

BedenimBedenim her gün senden kaçarken ruhum her gün SENİNLE doğup içimdeki seni büyütüyordu. Oysa ben BUGÜN sadece benimle kalmanın hesaplarını yapmıştım dün gece. Yatmadan evvel, sonradan inanmaya karar verdiğim tanrıya el açıp seni unutabilmemin umutlarına dua edip adaklar adamıştım… Yanımda; şimdi dün gecenin yorgunluğu ile, ölü bir ayı gibi yatan, hırıltıları büyük İHTİMALLE evin her köşesine yayılan, birkaç gün önce bir barda tanıştığım adam bile umurumda değildi. Evet bildiğin seni düşünüyordum, seninle geçen günlerimi, aylarımı ve yıllarımı. Genç kızlıktan kadınlığıma giden ince, dar, engebeli, zor, çetin, bir yanı uçurum yolu senli yıllarda heba etmiştim. Evet şimdi heba ETMEK diyorum ADINA ama yaşadığım yıllarda sanki bir ritüeldi benim için. Tamam yalan söylemeyeceğim şimdi bile seninle yaşadığım her an benim için bir ritüel gibi geliyor…

Okumaya devam et “Bedenim”

EnginDergi Enginer Dijital Hizmetler | Tüm Hakları Saklıdır. © 2008 - 2024