İçinde yaşadığımız dünyanın son zamanlardaki en önemli olgusu şüphesiz ki ‘küreselleşme’dir. Tüketim ve tüketimcilik yeni dünyanın bir ideolojisi olmuştur. Daha fazla tüketim daha fazla üretim döngüsü, daha fazla refah şeklinde bir algı yaratmaktadır. Bu algı insanın, özgürlüğünü elinden aldığı, başkalarına bağımlı kıldığı ve insanın kendisine yabancılaşmasıyla birlikte bir çok sorunu da beraberinde getirmiştir. Yaşadığımız toplum, üretmekten çok tüketime dayalı bir toplum modelini oluşturmaktadır. Hal böyle olunca insanlar, ihtiyaçlarından daha çoğunu alarak “tüketimi” bir amaç haline getirmeye başlamıştır.
Kategori: Ece Çekiç
Duygular mı?
Bizi bu hayatta yaşatan şey duygularımızdır ve duygularımızla gerçekleştirdiğimiz eylemlerimizdir.
Duygularımız değil midir inanmaya cesaret ettiren?
Cesaret bazen hatalarımızdan ders çıkarabilme sorumluluğunu verir bazense ağır yenilgiler içinde kaybettirir. İnandığınız yolda sabretmek kazanabilme gücünün erdeminden gelir bu yüzdendir ki duygularımız her zaman cesaret gerektirir.
Sonbahar Başlangıçlarına…
Mutluluk içinde bir “an” aramışsa o nemli anılar, hüznünü de tuzlu sulara karıştırmışsa bir de güneş yakmış rengine de belirsizlik katmışsa “yazlı anılara” sonbahar yaklaşmış demektir.
Yazdan kalmışsa bazı alışkanlıklar yazı da çıkaramamışsa bazı arkadaşlıklar, kafa karışıklıklarına kalp kırgınlıklarına eşlik etmişse yaşamlar, o zaman “gelen de giden de” uğurlanmalıdır bu son-bahar.