Dünde kalmış bugüne suskun bir hal… Yaşarken toplanmış bavullar içinde en eski geçmişler ve hala geçmemişler…
Dünden gelen o “iç sesler” bugünün fırtınasını yaşatmışçasına içinde hazır…
Bir haykırışın bekleyişi gibi vurmuş en dibine.
O dünde kalan her şeyin bugünü yaşatmayacağını bilmek kadar eksik hep o anlar…
Mesafelerine gizlenmiş gibi yabancı bugüne o anılar…
Ne kayıplar veriyoruz hayatımıza! İnsan olmayı denerken daha fazla yabancılaşıyoruz, önce kendimize sonra herkese “sadece mesafe” oluyoruz. Bir iki adım ilerimize nasıl da yabancı kalıyoruz. Bir kaç kelimemiz var onun dışında kalanlar “oyun bozanlar”. Söylemeye cesaretimizin olmayışından hep oyunun dışında bırakıldılar! Hep bir mesafe var gidişimizde kendi karavanımız bu belki de… Nasıl bir karavan ki bu “içimiz dışımıza mesafe” duraklarımız hiç beklemeyenlerin yerine beklemekte…