Gökyüzünün güneşi, kainatın ve tüm alemlerin yaratıcısının biricik dostum ve habibim yani en sevdiğim dediği o güzel insanın doğumu; yokluk aleminin bitip varlık alemine geçişi misali bir bebeğin doğumundaki karanlık bir alemden aydınlık bir aleme geçişi gibidir. Varlık alemine gözlerini açmış olan sevgili Peygamberimizin şu dünyada yaşanası bir hayatın tekrar ihyası için bir güneş gibi doğup, tüm kainata ışık saçmasıdır. Tüm insanların kalplerinde yaşaması varlık alemini aydınlatıp, gönül gözümüzün doğmasıdır bu mübarek günler.
Peygamberimizin kainata teşriflerinin gününe selam olsun. Mekke’nin cahiliye döneminin o karanlık günlerine Mekke üzerine çöken o kara bulutların dağıldığı çaresiz insanların ve yakarışlarının son bulduğu o güne selam olsun. Selam olsun ya MUHAMMEDİN MUSTAFA EY FAHRİ ALEM SAV.
Sevgili Peygamberimizin hayatını inceleyecek olursak daima bir mücadele inanılması çok zor yaşam şartları görüyoruz. Tüm bu mücadele ve uğraşlar Allah’ın ona verdiği o kutsal vazife uğruna insanların karanlık ve zalimce yaşantılarının son bulup Efendimizin İslamın muhteşem yaşantı tarzını tüm insanlığa daveti olarak algılamamız gerekir.
Allah’ın ona “Sen olmasaydın hiçbir şey olmazdı veya hiçbir şey yaratmazdım” dediği o mübarek insanın İslamı yaymak uğruna vermiş olduğu Allah’tan aldığı vahiylerle inanılmaz bir gayret ve mücadelede hiçbir yaradılmışın yapamayacağı bir misyonu tamamlaması. Efendimizi cihanışumul bir kişilik yapıyor. Efendimizin insanlık tarihinde gösterdiği hayat tarzı geçmiş ve gelecek tüm insanlığa bir rehber olması dolayısı ile başlı başına büyük bir olaydır. Peygamberlik ile tanışmadan sevgili Peygamberimiz kırk yaşına kadar olan hayatını anlamaya çalışırsak görürüz ki Efendimizin yaşayışı başlıbaşına bizlere en büyük örnektir.
Allah’ın ona “eğer sen yumuşak huylu ve merhametli olmasaydın bu davayı yani İslamiyeti tebliğ edemezdin, etrafında sana inanan hiçbir insan olmazdı” diye Kuran-ı Kerim’de zikredilen ayetler çok ama çok önemlidir. Demek ki Efendimizin ilk bize yansıyan yönü merhametli, yumuşak huylu ve son derece hoşgörülü oluşudur. Düşünüldüğünde o yüce davanın nasıl santim santim büyüdüğünü görürüz. Kuran-ı Kerim’in 23 yılda parça parça inişi Efendimizin gençlik ve olgunluk dönemi ve hayatının son anına kadar olan yaşantısı doğruluğu ile dürüstlüğü ile yüksek bir ahlakı ile tüm insanlara inanılmaz bir güven olgusu aşılaması açısından son derece önemlidir.
Şükürler olsun ki bizler onun ümmetiyiz. Peygamberimizin asırlar öncesinden söylediği kardeşlerim hitabına mazhar olmak bizler için ne büyük bir mutluluktur. Eshabının (arkadaşlarının) ‘kimdir onlar ya Muhammed biz senin kardeşlerin değil miyiz?’ diye konuştukları fakat Efendimizin de onlara ‘sizler benim can yoldaşım, arkadaşlarımsınız. Ancak asırlar sonra zuhur edecek ve beni hiç görmedikleri halde sizler kadar sevecek o ümmetime selam olsun, işte benim kardeşlerim onlardır’ demesi biz aciz kullara ne kadar büyük bir lütuftur. İşte bu gerçekler ışığında Efendimize kardeş olabilmenin şuurunu Rabbim hiç içimizden eksiltmesin. Ona her an bağlı kalabilmeyi ve yaşantısını içimize sindirebilmeyi Allah’ımız bize daima nasip etsin. Amin.