Canınız çok iyilik yapmak istiyorsa, iyiliği kendinize yapın ve insanları umursamayın. Gerçekten anlamakta zorluk çekiyorum. İnsanlar sürekli çok iyiler, iyilikten ölecek kadar iyiler; böyle etrafa yardımlar saçıyorlar ama bunun karşılığını bulamamaktan şikayetçiler ve sürekli mutsuz geziyorlar. İyilik kavramının günümüzde anlamını tamamen yitirdiğini düşünüyorum. İnsanlar kendi egolarını tatmin etmek için, kendi vicdanlarını duymamak için sürekli kendilerince insanlara saman altından iyilik yapma peşindeler. Herkes bireysel düşünmeye o kadar alışmış ki, kimse yaptığının gerçekten iyi bir sonuç doğurup doğurmayacağını sorgulayamıyor. Onu da geçtim, insanlar bunun için bir de karşılık bekliyorlar yahu, olacak iş değil. Bütün iyilik çabalarını eleştirmeyi bırakıp, başka yönden baktığımda bile durumu sevimsiz kılan şu karşılık talebi beni benden alıyor. “Ya ben şuna böyle yaptım, buna böyle yaptım da bana yaptığına bak…” arkadaşım yapmasaydın. Sen iyilik yaptın diye insanlar seni sevmek zorunda mı? Hele ki bu durumu da sosyalleşme, kendini sevdirme aracı olarak kullanan, satırlarımda kendilerinden bahsederken bile yüzümü ekşiten bir insan tipi olarak; kendisini sevdirmek için bık bık bık melek gibi etrafta dolaşan o tipler, ay Allah muhafaza, gerçekten katlanılır gibi değiller…
Gördüğünüz gibi, bana yaranamıyorsunuz. Çeşit çeşit kişiliklerle karşılaştıktan sonra jestlerin çoğundan samimiyetsizlik kokusu almaya başlıyor insan. Bunlar hep mantık dışı, duygusal çabalar. Ben henüz duygularıyla hareket edip mutlu olan, zafer kazanan birinin hikayesini dinleyemedim. Ufak çaplı kazançlar oluyor her zaman, insanlar bunlara kanmak istiyor, yanılmaktan bıkmıyorlar. Çünkü içindeki tek tarafı dinleyerek hareket etmek çok kolaydır, akışına bırakmaktan öte; düşünmemek çok kolaydır. İyi davrandığı insanın kendisini sevme olasılığı çok düşük de olsa, tatlıdır. Kolaya kaçarak ne bir şey kazanabiliyoruz, ne de kazançlarımızı elimizde tutabiliyoruz. Muhakeme kurmak, kafa yormak zorundayız.
Lütfen, sahip olduklarınızın farkında olun ve lütfen, lütfen burnunuzu havaya kaldırın. Küçük dağları yaratmadığınızın farkındaysanız, burnunuz size hiçbir sorun yaşatmaz. Havalı olun, güçlü kalın. Öpüyorum.
Gizem Galioğlu