Toplumumuzun genelinde olduğu gibi iş dünyamızda da cehalet ve bağnazlık at başı yarışıyor. Toplumun büyük çoğunluğu cehaletin pençesinde debelenirken nispeten güçlü, aydın, entelektüel bir azınlık kendi doğrularından başkasına tahammül edemeyen bir bağnazlığa teslim olmuştur. İş dünyası da hiç farklı değil inanın. Diplomadan, uzmanlıktan bağımsız olarak iş dünyasının çalışanları cehalet içinde kıvranırken, patronlar ve yöneticiler bağnazlığa saplanıp kalmışlardır.
İkisi de kötü, ikisinin de yıkıcı etkileri var ve onları yaşıyoruz. Ancak, cehalet mi daha kötü bağnazlık mı derseniz… Elbette bağnazlık daha kötü ve yıkıcı.
İşim gereği, iş dünyasında hem çalışanlarla hem de yöneticilerle ve patronlarla yakın temasım oluyor. Bu yazıda konu başlığıyla ilgili gözlemlerimi paylaşmak istiyorum…
Cehalet, bilgi ve tecrübe eksikliğidir. Farklı dereceleri olsa da temelde kötü niyetten değil, bilgisizlikten kaynaklanır. Türk iş dünyasının çalışan profilidir cahillik… Kuşkusuz istisnaları olmakla birlikte, işini görecek kadar bilgi ve uzmanlıkla yetinen, kendini, işini ve iş yapma biçimini geliştirmeye çok hevesli olmayan, profesyonel düşünüp davranamayan bir çalışan profilimiz var. Günlük yaşayan, günlük düşünen, “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” kurnazlığında, ancak öte yandan yaşam standartı giderek düşen, asgari geçim koşullarını dahi sağlamakta zorlanan bir kesim…
Bağnazlık ise, tek doğrunun kendi düşündüğü ve inandığı şey olduğuna inanmaktan, farklı olanları küçümsemekten onlara saldırmaya kadar varan bir hoşgörüsüzlük ve tahammülsüzlükten kaynaklanır. Bu, Türk iş dünyasının -istisnaları olmakla birlikte- patron ve yönetici profilidir.
Sahip olduğu gücü, unvanı ve parayı en temel başarı olarak gören, o nedenle de bunlara sahip olmayan insanlar üzerinde hakimiyet hakkı olduğuna inanan, her daim araziye ve çıkarlarına uygun davranan, “değerler bilinci düşük” profildir bu. Değerler bilincinin bizdeki karşılığı “vicdan”dır. Vicdanın hakim olmadığı ortamlarda -o arada iş ortamında- güven ve bağlılık olmaz. Ondan sonra da işyerine bağlı olmayan ve cahil bırakılmış çalışanlar “nankörlük”le suçlanır.
Oysa iş dünyasının okumuş, yazmış, kerli ferli bu bağnazlarının farkına varamadıkları şey şu: Suda mikrop varsa, balık hasta olur. Mikroplu suda yaşayan balığa hasta oldu diye kızıncaya kadar, suya bak… (Benzetme rahmetli Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu’nundur).