İnsan oluşumuzdan dolayıdır ki herkesin ayrı ayrı düşünce dünyası, karakteri, mizacı, uslubu olduğu gibi olayları kabul edişi, idrak etmesi ve saygı gösterme şekli farklıdır. Olması gereken şeyi kendi karakterine göre yorumlayarak dile getirir, karşımızdakiyle diyalog kurarırız, söylemek istediklerimizi belki ince ince kırmadan söyler, belki cevapsız bırakır veya hakkını vermeden yaşanmışlıkların ezer geçeriz soruları.
Düşüncelerimiz kafamızda oluşurken duygu dünyamız, olayların aktarılışı, çevrenin görüşü bizlere etki eder. Belki derslerimiz, belki işimiz, belki komşumuz, belki de eşimiz sorunlarla akıp karışırlar durmak bilmeyen zihin trafiğimize… Belki çok sevdirirler hayatı, belki de küstürürler yarınlara… Belki sonu belirsizse ‘hayırlısı’ der geçeriz, belki bekleyemeyip yapılması gerekeni yaparız, sonuçlandırırız tüm sorularımızı, trafiği açılıverir hem düşünce dünyamızın hem kalbe, huzura giden duyguların.
Karara varmadan önce adım atmak, varılan karara saygılı olmak için önce dinlemeyi bilmek önemlidir ki karşılıklı iletişimde hem başarılı hem mutlu olunabilsin. İnce çizgilerdir bunlar hatlarını belirleyen hayatın, kalın ve sağlam yollar oluşturup bağlar kurduran… Cesareti bulmak da önemlidir eğer görebiliyorsanız karşınızdakinin gözlerinin içindekini yoksa hayat yavaşlayıverir, sessiz sabahlarda sessiz kahvaltılara bırakıverir yerini mutluluk, bulutlu havaların trafiğinde bekleyen sadece siz olmazsınız, eşlik edilir aynı zamanda sessizliğinize ve bir gün uzaktan kuşların birden uçuşu gibi aynı anda uzaklaşılır ansızın…