Bu yazıyı küçüklüğümdeki hayallerimiz ile hayatıma müthiş bir anlam katan kuzenim Volkan’a armağan ediyorum. Umarım bu armağanı sana nice kez sunabilirim.
İçimde bir yanıklık var neden bilmem? Dört senedir ilk defa bu kadar boş vaktim var. Ama ben bunu nedense doğru düzgün değerlendiremiyorum. Belki yorgunluktandır belki de içimdeki yanıklıktan. Öyle kolay değil ki anlamak; hayır mıdır, şer midir bilmem? Öyle kolay değil!
Ben yine de tatlı yazalım, hayatımızda tatlı olsun diyorum. Mutluyum her zaman ki gibi, insan hayatını iyiliklere adayınca ister istemez daha fazla umut bekliyor yarınlardan…
Hani bir anonim söz vardır ya; değerli olan şey beklemeye değen şeydir diye. İşte son zamanlarda ona çok inanır oldum. Ben inandım da içimdeki ikizime öğretiyorum bir süredir. O da öğrenmeye niyetli ama bunca senelik adetin değişmesi öyle kolay ve hızlı olmuyor. Ben yine de inan ki deniyorum.
Volkan’ı anlatmak gerek size, benim hayal dostumu. Küçüklüğümün en güzel anları, her yaz tatilinde Volkan’la oynadığımız oyunlarla geçti. Öyle ki; gerçek olan bir biz, bir de hayaller girebilirdi oyunlarımıza. Başka gerçek olan kimseyi almazdık. Neler yapmadık ki? Anılar diye bir bölüm açıp orada paylaşssam daha iyi olacak galiba. Ama şunu bilinki benim metobolizmamı bozan ve bugün böyle hayalperest bir insan olmamın en büyük sanıklarından biri odur.
Bu arada Volkan da yazmaya başlamış ve bundan müthiş keyif aldım. Her ikizler biraz yazar olmalı. Herşeyden biraz olmayı istediği gibi.
Sizden birşey rica edeceğim. Lütfen benim dün izleme şansına eriştiğim şu filmi hemen izleyin. Yani Elizabethtown’ı. Belki de ondan acele etmemeli ve o özel anı beklemeli insan. O anın mükemmel olması için. Ama zaten hayat sahnesinde sergilediğimiz oyun o kadar müthiş bir eser ki; o bizi istediğimiz yere doğru ister istemez götürüyor.
Yazım uzun değil öyle size yazmaya verdiğim uzun aranın aksine! Küçük bir özür var yazımın sonunda.
Değer verdiğim insanları, fazla sıkarak onlara benim değerimi anlamaları için kendilerini dinleyecek zamanı tanıyamadığım için.
Umarım benim içimdeki iyi niyetin her zaman farkında olur ve beni her görüşünüzde bir tebessümle bu kabalığıma rağmen beni mutlu edersiniz.
Bu akşam ki son konuğumuz uzaklardan Golda Mair olsun;
Tüm kalpleriyle ağlamayı bilmeyenler gülmesini de bilmezler.
Hoşçakalın,
Bora Eke
(12.02.2006)