“Sesini değil, sözünü yükselt. Çiçekleri büyüten gök gürültüleri değil, yağmurlardır.” Mevlana Celaleddin-i Rumi
Yaşanan bir hata veya olumsuz davranış karşısında, niyeti hatayı onarmak, sorunu çözmek ve bir daha yaşanmamasını sağlamak olan bir yöneticinin nasıl davranması gerektiğine ilişkin çok dersler çıkartabileceği bir ifade, Mevlana’nın bu sözleri.
Ülkemizde yaygın yöneticilik anlayışı sabırsız, aşırı sonuç odaklı ve miyop (öngörüden uzak) olduğu için, iş ortamında yaşanan en ufak aksaklıkta yönetici konumundaki insanlar, konuyla ilgili hiçbir ayrıntılı bilgi toplamadan çalışana öfkelenip onu azarlama eğilimi içindedir.
Oysa -hayatın her alanında olduğu gibi- iş ortamında hata yapmak, işlerde zaman zaman aksaklık yaşanması kabul edilmesi gereken bir durumdur. Bu açıdan bakıldığında eğer geleceğe dönük gereken dersler çıkartılırsa hatalar, bireyleri ve kurumları güçlendiren ve geliştiren tecrübelerdir.
Hatalara karşı esnek yaklaşım, onları görmezden gelmek ya da her defasında engin bir hoşgörüyle karşılamak olarak algılanmamalıdır. Burada kast edilen, hata karşısında “suçluluk duygusu” değil; “sorumluluk duygusu”nu harekete geçirmektir. Böylelikle hata, olumsuzluk veya aksaklık enine boyuna analiz edilsin; sebepleri doğru belirlensin, gereken dersler alınsın, sorumlular, sorumluluklar üstlenilsin ki hem hatayı yapanlar hem de kurum bir satır üste çıkabilsin ve gelişmeye devam edebilsin.
İş ortamında yaşanan olumsuzluklar, aksaklıklar ve hatalar karşısında yönetici peşin hükümler vermeden, önyargılarla hareket etmeden önce sormayı, dinlemeyi ve anlamayı öğrenmek zorundadır. Ki böylelikle “sesini yükseltmeden, sözünü yükseltme”yi becerebilsin, yaşanan olumsuzlukları şirketini ve çalışanını güçlendiren bir fırsata dönüştürebilsin.