Ülkemizde kimler siyasete atılmadı ki…
Kitlelerin sevgisini kazandıkları için yeri geldi bir sinema oyuncusu belediye başkanı, bir müzik sanatçısı milletvekili seçildi. Ne kadar başarılı oldular ya da siyasette başarı kriteri nedir ayrı bir tartışma konusu ama geçtiğimiz gün aklıma yeni bir fikir daha geldi.
Futbol fanatiklerinin; bizde şu kadar taraftar var, hayır aslında bizim taraftarımız daha fazla, biz daha iyi takımız vs. şeklinde bir çok iddiası var. Takım tutuyor olsam da futbola olan ilgim, verdiğim önem derecesinin azlığından ötürü oldukça asgari düzeyde bulunuyor. Tuttuğum iki takım var; birisi kendimi bildim bileli Beşiktaş, diğeri de 1999 senesinden bu yana LA Lakers. Konunun özüne dönecek olursak; madem ülkemizde futbol bu kadar seviliyor ve taraftarlar takımlarını başka bir çok konudan daha fazla önemsiyorlar; o halde bir yönetici çıkıp, takımına atıfta bulunan bir siyasi parti kursa ne olurdu bir düşünelim…
Olmaz ya, diyelim Aziz Yıldırım, “Fenerbahçe Partisi”ni kurdu. Sizce kaç kişi oy verir? Gelin çok basit bir mantık yürütme işlemi ve bir dizi matematiksel hesap yapalım. (FB’yi temsili olarak ele aldım, GS ya da BJK üzerinden de örnek verebilirdim ama FB’nin konuyla daha iyi örtüştüğü kanaatindeyim.)
YSK 2009 verilerine göre kayıtlı seçmen sayısı yaklaşık 40 milyon kişi. Haziran 2009’da bir bahis sitesinin Türkiye çapında yapmış olduğu araştırmaya göre de ülkenin %33’ü Fenerbahçeli. Bu durumda seçmenlerin 13.2 milyonu Fenerbahçe taraftarı demektir. Her 3 taraftardan yalnızca 1 tanesi takımının partisine oy verse (şu siyasi ortamda ve çevreyi gözlemlediğimde bu pek de zor değil gibi), 4.4 milyon oy eder ki bu da 40 milyonluk seçmen havuzunun %11’ini oluşturur… Baraj geçildi ve artık mecliste söz sahibi bir siyasi parti oluşmuş oldu.
İşte, toplumsal dinamikler ve siyaset bu kadar ilginç bir yapı aslında.
Engin Enginer
Ağustos 2009