Bir insanın iki temel psikolojik ihtiyacı vardır:
- Ben olma
- Ait olma
İlki, hiç kimseye muhtaç olmadan sahip olduğu kimlikle, kişilikle ve becerileriyle maddi ve manevi anlamda kendi ayaklarının üzerinde durabilme, kimseye muhtaç olmadan yaşayabilme ihtiyacıdır.
İkincisi ise, kendisini bir ailenin, bir grubun, bir topluluğun parçası olarak hissetme, yalnızlığına bir çare bulma ihtiyacıdır.
Yaşam boyunca ikisine de muhtacız. Bazen kendi gücümüzle hareket etmek, yalnız kalmak; bazen de bir topluluğa ait olarak güven içinde hareket etmek isteriz. Sağlıklı psikolojiye sahip insanlar ikisini belirli bir denge içinde tutabilen insanlardır.
“Ben Olmak” ile “Ait Olmak” arasındaki hassas denge şaşması hem birey hem de toplum için çok sakıncalı sonuçlar doğurabilmektedir.
Ben olma ihtiyacına fazlasıyla önem veren kişinin kibre ve bencilliğe kapılması, sonunda iyice yalnızlaşması kaçınılmazdır.
Ait olma ihtiyacını fazlasıyla önemseyen kişinin varacağı nokta, benliğini terk etmek ve ait olduğu topluluğun fanatiği olmaktır.
Fanatizmin olduğu yerde ise bölünme vardır, kavga vardır, şiddet vardır. Fanatiklerden hayatın hiçbir alanında insana hayır gelmez. Çünkü fanatiklik, kendisinden olmayana tahammülsüzlük demektir.
Sporda, siyasette, dinde… Ya da yaşamın diğer alanlarında huzurumuzu kaçıran her durumun, her olayın ardında fanatik insanlar vardır.
Fanatikler, kendi ayaklarının üzerinde durabilme öz güvenine ve becerisine sahip olamadıkları için, bir şekilde kendilerini bir gruba, bir topluluğa ya da bir lidere olağan üstü bir aşkla bağlarlar. Sonuç ise, “öl de ölelim” mantığıdır.
Fanatizmin mezun olunan okullarla, sahip olunan unvanlarla ya da sosyal statülerle hiç ilgisi yoktur. Sadece ve sadece tatmin edilemeyen “özgüven” duygusuyla bağlantılıdır.