Bir simülasyonda yaşıyoruz ve bunun kaynak kodu astronomide saklı…
Evrenin bir simülasyon olduğu varsayımı üzerine biraz düşünelim. Bu fikir, yaşadığımız evrenin aslında kodlarla yazılmış bir gerçeklik olduğu varsayımını içeriyor. Kuantum fiziği ve bilişsel bilimlerin bazı bulguları, evrenin bir bilgisayar simülasyonu olabileceği ihtimalini gündeme getirmiştir.
Bir simülasyon belirli kurallar ve algoritmalar üzerine kuruludur. Astronomi, fiziksel evrenin temel yasalarını anlamaya çalışan bir bilim dalı olduğundan, böyle bir simülasyonun “kodları” gerçekten de astronomik prensiplere dayanıyor olabilir mi?
Burada astronomi ve astroloji arasındaki ilişkiye de değinmek gerekir. Astroloji, gök cisimlerinin hareketlerinin ve konumlarının insan yaşamı ve olaylar üzerindeki etkilerini incelediğini iddia eden bir sistem. Eğer bir simülasyonda yaşıyorsak, belki de astrolojik düzenekler de bu sistemin bir parçasıdır. Diğer taraftan astroloji, bilimsel çevrelerde “sözde bilim” olarak geçer. Yani pozitivist bilim ve materyalizm açısından metafizik unsurlar barındırdığı için bilimsel yöntemle doğrulanamaz olarak sınıflandırılmıştır. Peki ya astrolojinin itibarsızlaştırılması; bilgiyi gizleme stratejisinin bir parçası olabilir mi? Tarih boyunca birçok ezoterik bilgi halktan saklanmış, ancak elit kesimler tarafından kullanılmıştır. Ya astroloji de bu bilgi sistemlerinden biriyse!
Zamanın Sembolizmi Fikri
Bilimin babası olarak kabul gören İtalyan astronom, fizikçi, mühendis, filozof ve matematikçi Galileo aynı zamanda bir astrologtur. Alman gök bilimci, matematikçi ve astronom Kepler‘in astrolojik kehanetleri bulunmaktadır. Günümüzde ise astroloji, medya kuruluşları tarafından sadece “burç yorumları” seviyesine indirgenerek itibarsızlaştırılıyor. Oysa eski astrologların analizleri devlet yönetiminde ve büyük karar süreçlerinde kullanılıyordu (ve belki de kullanılmaya devam ediyor).
Tarih boyunca masonlar, okültist gruplar ve elit aileler astrolojik bilgileri gizli bir şekilde kullanmıştır. Eğer gerçekten büyük olaylar astrolojik döngülere göre planlanıyorsa, bu bilginin halka açık olması onlar için bir dezavantaj olur. Sistemin “kodları” deşifre edilirse, manipülasyon zorlaşır. Bilinçli bireyler, elitlerin “astrolojik zamanlamalarla” oynadığı oyunları fark edebilir. Bu yüzden, astrolojiyi sadece bir “hurafe” gibi gösterip, asıl işleyişi sadece belli grupların bilmesi sağlanıyor olabilir.
İnsanlığın bilimsel ve ruhani gelişiminde gök cisimleri büyük bir rol oynamıştır. Eski medeniyetlerin çoğu gökyüzünü bir tür kozmik rehber olarak görmüş, takvimlerini, tarım faaliyetlerini, hatta toplumsal yapıları astronomik döngülere göre düzenlemiştir. Gök cisimlerinin konumları ile tarihsel olaylar arasındaki bağları incelemek, zamanın sembolik bir dili olabileceği fikrini doğurur. Bu fikir, astrolojiyi mitoloji, din ve okültizmle ortak bir zeminde buluşturur.
Çağlar ve Dönüşümler: Astrolojik Perspektif
Astrolojik çağ kavramı, Dünya’nın eksen hareketi (presesyon) nedeniyle yaklaşık 2150 yılda bir değişen Zodyak burçlarına dayandırılır.
Zodyakta bulunan her takımyıldız 30°lik açılar halinde dünyayı çevreler ve her 1°lik kayma yaklaşık 68-73 yılda gerçekleşir. Bu yüzden her astrolojik çağ 2000-2200 yıl sürer. Presesyon adı verilen bu yalpalama hareketi, Dünya’nın yöneldiği zodyak takımyıldızını yaklaşık her 2150 yılda bir değiştirir. Bu dönemlere de “astrolojik çağ” denir. 12 x 2150 yıl hesabı ile de yaklaşık 25.800 sene süren ve “Büyük Yıl” adı verilen astrolojik çağ döngüsü tamamlanır.
Bu bağlamda yaklaşık olarak her 2150 yılda bir yeni bir çağa geçiş yapılmaktadır ancak bu geçiş anlık bir olgu değildir ve iç içe geçmiş belirli bir süreci ifade eder. Buna dair anlatılara mitolojide, destanlarda, dini kitaplarda da sıklıkla rastlarız. Ayrıca göz önünde bulundurulması gereken bir diğer olgu astrolojik çağ sırasının zodyak üzerinde geriye doğru hareket ettiğidir.
Astrolojik Çağlar
- Terazi Çağı: (~MÖ 15050) Lascaux mağara resimleri. Bering kara köprüsünden geçerek insanların Amerika’ya gelişi.
- Başak Çağı: (~MÖ 12900) Buzul Çağı’nın sonu. Akeramik Neolitik Çağ, kil, seramik kullanımı. İlk yoğun avcı-toplayıcı kültürü. Yakın Doğu’da ilk tarım.
- Aslan Çağı: (~MÖ 10750) Taş Çağı. İlk kentler (Göbeklitepe, Eriha).
- Yengeç Çağı: (~MÖ 8600) Bakır Çağı. Alkol fermantasyonu keşfedildi. Ana Tanrıça Kültü.
- İkizler Çağı: (~MÖ 6450) Yazı sistemlerinin ve muhasebenin başlaması. Ticaretin artması.
- Boğa Çağı: (~MÖ 4300) Mezopotamya ve Mısır medeniyetlerinin yükselişi. Yunanistan’da Bronz Çağı, Minos ve Miken kültürlerinin yükselişi. Tarımın sağlamlaştırılması, piramitlerin ve megalitlerin inşası. Asur, Mısır ve Girit’te boğa kültleri.
- Koç Çağı: (~MÖ 2150) Orta Avrupa’da Bronz Çağı. Helenlerin Yunanistan’a gelişi. Yunanistan ve Roma’nın yükselişi. İbrahim’in koç kurban etmesi; Musa Yahudiliği (Musa’nın Altın Buzağı’yı reddetmesi, Boğa Çağı’nın bitişine dair sembolik bir anlatıdır). Demir Çağı. Budizmin yükselişi.
- Balık Çağı: (~MS 1) Hristiyanlığın yükselişi, İsa’nın “insanları balıkçılar yapacağım” söylemi, balık sembolizmi ve ruhsal dönüşümler ile ilişkilidir. Roma İmparatorluğu’nun düşüşü. Muhammed’in hayatı. Evrenselcilik ve küresel yapıların yükselişi.
- Kova Çağı: (~MS 2150) Bilgi, teknoloji ve bireysel özgürlük çağı. Merkezi otoritelerin yerini bireyselliğe ve kolektif bilinçlenmeye bırakması.
Bu alıntılar, astrolojik çağların sadece astronomik bir fenomen değil, aynı zamanda kültürel ve politik döngülerle örtüştüğünü gösterir.
Elitler, Okültizm ve Astrolojik Döngüler
Tarih boyunca birçok güçlü yapı, astrolojik ve ezoterik bilgileri kullanarak toplumu yönlendirmiştir. ABD’nin kuruluş tarihinin astrolojik hesaplamalara dayandığı iddia edilir. Kraliyet aileleri astroloji ve simya ile ilgilenmiştir. 9/11 saldırıları, finansal krizler, pandemiler gibi büyük küresel olaylar belirli astrolojik döngülere denk gelir.
Bir simülasyonun içindeysek, bu sistemin belirli kurallara göre işlediğini kabul etmek gerekir. Simülasyonun “şifresini çözenler” yani bu düzenin nasıl çalıştığını anlayanlar, bu bilgiyi kendi lehlerine kullanarak tarihsel olayları, toplumsal dönüşümleri ve ekonomik süreçleri şekillendiriyor olabilir.
Belki de gökyüzü, sadece yönümüzü bulmamız için değil; varoluşun mimarisini, bu sistemin şifresini görmemiz için de oradadır. Eğer gerçekten bir simülasyonda yaşıyorsak, yıldızlar bize yalnızca yol değil, evrenin kaynak kodunu da gösteriyor olabilir.