180 dakikalık uzun metrajlı bir film çekmeye karar verdiğinizi düşünün. Bu filmin senaryo yazarı, rejisörü ve sanat yönetmeni siz olacaksınız. Zaman ve mekân seçimleri size ait olacak. Filmdeki tüm karakterleri kendiniz yaratacak, kostümlerini kendiniz dikecek, makyör/makyöz kendiniz olacak ve üstelik tüm rolleri de kendiniz oynayacaksınız. Müzik, ışıklandırma, koreografi, suflaj, dublaj, senkronaj vs. hepsi sizin üstünüze yıkılmış olacak. Bunlar yetmezmiş gibi, yapım şirketinin tüm masraflarını da kendi cebinizden karşılayacaksınız. Bütün bunlara karşın, yapacağınız filmin herhangi bir sinemada oynayıp oynamayacağını bilemeden -ve büyük bir risk aldığınızı bile bile- bütün bu zorluklara katlanmayı göze alacaksınız.
Etiket: yazmak
Birleşen Noktalar
İlkokul 5. sınıfta Halil öğretmen Sibel’e matematik testini, bana Türkçe testini verdiğinde üzülmüştüm. Ben matematiği daha çok seviyordum, niye onu ona vermişti?
Ortaokul yıllarımda edebiyat kompozisyonlarından hep iyi not alıyordum, herhalde analitik bir sistematik içinde yazdığım için idi.
Lisede eşit ağırlıklı türkçe matematik bölümünde edebiyat ders saati sayısı fazla ve Erman “sen mühendislik ağırlıklı meslekler düşünüyorsun, sayısaldan giriş yapman daha mantıklı bir tercih olur” dediği için fen bölümünü tercih etmiştim.
Ruhunu Rahatlat
Yazmaya ortaokul yıllarımda başladım. Çok sevdiğim Türkçe öğretmenimin tavsiyesi üzerine bir günlük edindim. Düzenli olarak yazdım.
Kendimi buluyordum yazdıkça. Anlatmaya çekindiğim duygularımı aktarıyordum. Kimi zaman öfkelerimin, kimi zaman sevinçlerimin izdüşümü oluyordu günlüğümdeki satırlar. Hala saklarım. Okudukça gülümserim. Yazmak konusunda, gördüğüm her yazarla konuşurum ve hepsinin ortak söylemi şudur: “Yazdıkça yazılarındaki gelişimi çok net göreceksin”. Doğru da.