Her şeyi, her yeri ve herkesi didik didik tarıyoruz; ama o şeyi, o neyse o, onu bulamıyoruz… Herkeste dillendirilmeyen bir susamışlık, farkına varılmamış gizli bir bıkkınlık ve yüzlerden apaçık okunan bir gönül yorgunluğu var. Ruhumuz mu susadı, bilincimiz mi doyumsuz, bedenimiz mi bıktı, bilemiyorum; fakat süregiden bu dünya düzeninden memnun olanların sayısı çok değil.