Ağustos güneşi her zamanki sıcaklığıyla yeryüzüne hükmediyordu. Biçare kalmış kuşlar, kendilerine sürekli bir gölgelik bulmak için birbirleriyle yarışıyorlardı. Bu durumdan en fazla zarar gören ise ağaçlar oluyordu. Biçare kuşların verdiği rahatsızlık yetmiyormuş gibi, ağaçlar da bu durumdan sıkılmış, Tanrı’nın onlara verdiği göreve isyan ederek yeterince hava üretmiyorlardı. Tanrı ağaçlara hareket etme kabiliyeti verseydi eğer, ağaçlar sertçe sallanır, bünyesinde barındırdığı kuşları, tekrardan ağustos güneşinin himayesine verirdi. Üstelik bununla da kalmaz, özgürlüklerine kavuşan ağaçlar, sürekli yer değiştirir, bununda etkisiyle yeryüzü garip bir hal alırdı haliyle.
Etiket: Osmanlı
Dilinden Dolayı Sağ ve Dili Yüzünden Ölü
Çağımız insanları, kendi geçmişinde yaşanan olayları görmezden gelmektedir. Bu durum her ne kadar da medyanın baskısı ile de olsa, gençlerimizin magazin ağırlıklı popüler medyaya ve internete olan tutkusu, tarihin aksamasını ve kümülatif olarak ilerlemesini engelliyor.
Neyse, sıkıcı bir yazı olmasın. Şimdi biraz tarihimize inelim ve 17.yy’da Osmanlı İmparatorluğunda yaşamış, hiciv ustası Nefi’nin yaşadıklarına bir göz atalım.