Herhangi bir gecenin karanlığında yalnız kaldığımız zaman içimizi saran bir korku, bir endişe, bizi bu karanlığın içine çeken bir güç bütün bir benliğimizi büsbütün kuşatır. Bu karanlık ve yanlızlık korkusu genelde tüm insanların içine işlemiş ve irademizin dışında gelişen bir olgudur. Karanlık şuuraltımızda hep var olan ve olmaya devam edecek bedenimizin ve zihnimizin verdiği bir tepkidir. Çünkü karanlık insanların ölümün o soğuk nefesini daha iyi bir ifade ile bir kabir toprağı gibi bizi örtmesini hatırlatır. Karanlık ve siyah daima yok olma kaybolma ve tükenmişlik olarak bizi hep içine çeker.
Etiket: Mevlana
Aşkın Tarifi (mi?)
“Aşkın tarifi de yapılır mı yahu” sesleri yükselir gibi. Aşkın tarifini ancak aşktan yananlar ve aşktan büyük bir haz alanlar yapabilir. Kesinlikle yaşanması gerekir yazabilmek için. Yazarken ancak rahat nefes alabildiğimi hissettiğim için, kendi adıma izlenimler elde ettiğim ve bunun yanında hayat adı altında gördüğüm aşkların zor da olsa tarifini, ne olduğunu ne hissettirdiğini paylaşmak istedim. Makale kanıt gerektirir ve benim en büyük kanıtım dünyadaki milyonlarca kişinin ayrı ayrı yürekleri ve sevdaları.
Simyacı ve Mevlana
Paulo Coelho’nun Simyacı adlı kitabında önemli bir mesaj vardır. Bu mesaj en büyük hazinenin bazen içinizde bazen yanıbaşınızda olduğudur. Yurdundan kalkıpta Mısır Piramitleri’nin eteklerine kadar amansız bir yolculuk yaparak kendine söylenen bir hazineyi arayan Endülüslü çobana Simyacı’nın dediği gibi “yolculuk bir öğrenme yöntemidir, bilmemiz gerekenler bize öğretilir.”