Ambulans Nöbeti

Ambulans NöbetiTıp fakültesini bitirdikten sonra hemen askere gitmiş, askerlik dönüşü bir süre pratisyen olarak çalıştıktan sonra ihtisas yapmaya karar vermiştim. Fakat o sıralar şimdiki gibi “Tıpta Uzmanlık Sınavı” gibi ortak bir uzmanlığa giriş sınavı yoktu. Uzman olmak isteyen doktorlar bakanlığın açtığı bir sınava giriyorlardı. Bu çok saçma ve adaletsiz bir sınavdı. O kadar ki 100 üzerinden 100 alan bir genç doktor sınavı kaybedebiliyordu. Çünkü daha önce doğuda çalışan doktorlara ay başına bir puan avantaj tanınıyordu. Söz gelimi doğuda üç yıl çalışmış biri o sınava cebinde 36 puanla giriyor, sınavdan 65 bile alsa, toplamda 101 puana ulaşarak, 100 puan alanın önüne geçiyordu. Siz ağzınızla kuş tutsanız sınavı kazanamıyordunuz.

Okumaya devam et “Ambulans Nöbeti”

Metamorfoz

MetamorfozEkim de yarılandı işte. Perdenin aralığından dışarıya baktı. Hava oldukça serindi, hayli karanlık görünüyordu. Yüzünü yıkadı, ne giyeceğini düşündü. İzmir’in ekimine de hiç güvenilmezdi. Sabah havaya bakar sıkı sıkı giyinirsin, öğleye varmaz, güneş açar, terlersin. Güneşe güvenir üstüne fazla bir şeyler almazsın, akşamüstü üşürsün. Okumaya devam et “Metamorfoz”

Kaybolan Saat

Kaybolan SaatBabam rahmetli 1312 tevellütlüydü. Rüştiyede okumuş, Osmanlı kültürü ile büyümüş muhterem bir zattı. Birinci Dünya Savaşı esnasında, “Küçük Zabit” olarak askerliğini yaparken bir ayağını kaybetmişti. Bu yüzden daha sonraki yaşamını bir “Harp Malulü” olarak sürdürmek zorunda kalmıştı.

Sol ayağını bileğinin biraz üstünden kaybetmişti. Bu yüzden yörede “Topal Cemal” adıyla tanınırdı. O zamanlar şimdiki gibi modern protezler olmadığından, günümüzdekilere göre çok ilkel sayılabilecek kaba bir protez taşırdı. Dizden hareketli olan bu protez, biri dize kadar olan, diğeri de dizden kalçaya kadar olan iki parçadan oluşurdu. Okumaya devam et “Kaybolan Saat”