Aynı anda yemek yiyor, her anımızı bir arada geçiriyorduk. Birbirimizi bulmamız ne büyük şanstı. Öyle aynıydık ki, günler geçmesine rağmen buna hala şaşırabiliyorduk. Konuşmadan anlaşmaya başlamamız sadece birkaç günü bulmuştu.
Düşünerek konuşmama gerek yoktu. Adeta o benim iç sesim, kendimle sohbetim gibiydi. Nedensiz yere başlayan kahkaha krizlerimiz, sabah ezanına kadar durmadan yaptığımız sohbetlerimiz, kalori hesaplamalarımız, dondurma krizlerimiz… Okumaya devam et “Ölen Dostluklar ya da Biten Dostluklar”