Baş aşağı kanepede oturuyorum.. Küçüklüğümden beri her versiyonuyla rahat ettiğim oturuş bu olsa gerek, tavana bakarak bir sürü şey düşünüyorum.
Dudağımdaki yaramaz çarpık gülüş, Colgate reklamı gülüşüne geçip gözlerimi kapatmak üzere kısarken, bay rüzgar saçlarımla flört ediyor. Kocaman bardağımdaki buzlar tamamen erimeden kahvemi içmek istiyorum, bir yandan şimdi bunu yapmayacak kadar da konforluyum.. Aile, arkadaş, iş ve özel hayat arası mükemmel dengeyi kurdum artık tepetaklak dursam bile optimum duruşumdayım.
..Karanlığa kaçan kıvamda loş bir koridordan geçip odaya girdiğinde, ışık gözlerini almıştı.
Bir yönetmenden “perde” diye bağırmasını beklemeden hemen hemen herkes rollerini oynamaya başlıyorlar. İçlerine dönüp baktıklarında yansıttıkları kendileriyle, konuştukları içsesleri ne kadar benzerler? Belki de bu farkı görmemek için kendilerini dinlemeyi de bırakmışlardır. İyi bir özellikmiş gibi umursamaz olmak, önemsememek övünülecek bir değer haline geldi.