Uyandık… “mış” gibi yapmıyoruz artık. Bilmiyoruz, bakmıyoruz sormuyoruz kendimizle konuşmuyoruz. “Küs” gibiyiz. ‘Sakın konuşma!’ derken bile duymak istediklerimiz var, ama acıtır diye kulaklarımızı kapattığımız… Söylemek istemediklerimiz var söylemek zorunda olduklarımız gibi… Amalarla başlayan cümlelerimiz var ama!
Bir şeyler eksik. Yarım kalmış bir şeyler… Uyandığımızda sözlerimize, kendimize, zamanımıza “harcanmışlık” yaşattığımız şeyler. Ne garip değil mi? Başlarken “biz”dik bitirirken yabancılaştık hiç tanışmadık sanki…
Simurg Anka… Otuz kuş…
İnsanın kendi kendisiyle konuşması mı deliliktir? Yoksa bir film izlerken televizyonla konuşması mı? Yok yok. Buldum galiba. Eğer kendi kendini seviyorsan delisin. Kendinden başkasını daha az düşünüyorsan delisin. Yalnızlıktan korkup bir kenara çekilip insanları izliyorsan, delisin.