Bir Şey Hariç Her Şey Biter

..Sert plastikten yapılma 206 direksiyonunu tutan elleri istemsizce terliyordu. Gözleri kısılmıştı; yaz ikindilerinin yolda olmak için iyi saatler olmadığını düşündü, hele de güneşe karşıysanız.. çok geçmeden görüşünü asıl engelleyenin, gözbebeklerinde biriken ıslak bulut olduğunu farketti; belli etmeden savuşturmaya çalıştı… Daha sıkı tuttu direksiyonu, destek alması gerekti..

..”yürürüm ipte.. ağım yokken hem de.. kopkoyu içim inan çok çalıştım bu kalpsiz dünyayı sevebilmek için”

..yan gözle baktı; kızın gözü camdan dışarıdaydı. hiç umursamaz bakışları bitmeyecekmiş gibi uzanan yola akıyordu.. orada yok gibiydi. Belli ki hatıraların kötülerini seçmekle meşguldü zihni. Güzel anılarıysa, teker teker doğrayacak ve atacaktı kadınlara özgü bir refleksle. En kolay çıkış yoluydu bu.

Okumaya devam et “Bir Şey Hariç Her Şey Biter”

Dünden Bugüne…

Dünden Bugüne…Dünde kalmış bugüne suskun bir hal… Yaşarken toplanmış bavullar içinde en eski geçmişler ve hala geçmemişler…

Dünden gelen o “iç sesler” bugünün fırtınasını yaşatmışçasına içinde hazır…

Bir haykırışın bekleyişi gibi vurmuş en dibine.

O dünde kalan her şeyin bugünü yaşatmayacağını bilmek kadar eksik hep o anlar…

Mesafelerine gizlenmiş gibi yabancı bugüne o anılar…

Okumaya devam et “Dünden Bugüne…”

Yabancılaşma

YabancılaşmaBaşka bir dünya hayali, çoktan yokluk. Gecenin farklı mekânlara düşebilme ihtimalinin yarattığı olasılıklar silsilesi… Bir hayaletin gıdıkladığı topuktan rengârenk bir sis kuşatması, belki. Her yer ve her şey olduğundan farklı, soyundukça eksik. Bazı önemli şeylerin değişmemesine, devinmemesine sevinmeli mi?

Çoğu düşler, içinde bulunulan duruma bir karşı duruş, başkaldırı rüyasıdır. Öyle olmaması ihtimalidir düş. Yaşamın tüm uzuvlarından, akılbankalarının bize yönelttiği limitlere çakmak çakmaktır. Istırabın rüyada büründüğü şekiller her ne kadar kasvetli, karanlık ve ürkütücü olsa da düş o gecenin yazdığı eşsiz bir hikâyedir.

Okumaya devam et “Yabancılaşma”