Günler kısalır seni gördügümde
Sanki bir saat sonra karanlık çökecekmiş gibi yüregime
Aydınlık ararken çevremde
Bir bakmışım gömülmüşüm topragın dibine
Gözlerim buğulu ve sözlerim belki de
Yüreğimse esir şu yaralı bedenimde
Engin Yazı Denizi
Günler kısalır seni gördügümde
Sanki bir saat sonra karanlık çökecekmiş gibi yüregime
Aydınlık ararken çevremde
Bir bakmışım gömülmüşüm topragın dibine
Gözlerim buğulu ve sözlerim belki de
Yüreğimse esir şu yaralı bedenimde
Günaydın dedim bu sabah cama vuran yağmur damlalarına. Camı açıp İstanbul’a selam verip, gökyüzüne göz kırptım… Bu sabah farklı her şeyden. Aynaya baktım, ilk defa görür gibi kendimi gözlerim gözlerime takıldı. ‘Ne oluyor sana kuzum’ dedim kendimle alay edercesine… Ne oluyor bana kuzum?
Sır istedim İstanbul’a yağan yağmurdan. Bu sabah ağzını bıçak açmadı yağmurun. Oysa ne sırlar paylaşırdık onunla. Sustu, ısrar ettim. Sustu, suspus oldu. Ben ısrar ettim sustu… Sormadım bir daha ben sustum o gitti…
EnginDergi / Yıl: 2012 Sayı: 29
EnginDergi’nin yirmi dokuzuncu sayısı yayında… Okumaya devam et “EnginDergi-s29”