Uyuk

UyukBir günü daha geride bırakmış olmanın verdiği rahatlıkla yatağına uzandı. Başını yastığa koymak üzereyken uyuyanlardan olmayı öyle çok isterdi ki… Önce sırtüstü uzanıp yerleştikten sonra soluna dönerek sağ dizini ileriye açtı ve kolunu yastığın altına soktu. Sağ eliyle yastığı düzeltti.

Televizyon açıkken uykuya geçiş bir nebze kolaylaşıyordu ancak öyle olunca ertesi sabah baş ağrısı ile uyanıyordu. Odadaki karanlığı kıran gece lambasının yarattığı loşlukta gözünün önünde canlanan cisimleri hayal gücüyle şekillendirmeye çalıştı. Bir yandan gecenin sessizliğinde çalışan duvar saatinin tik tak sesleri düşüncelerine ritim tutuyordu.

Okumaya devam et “Uyuk”

Klasik Amerikan Arabası Bir Tutkudur

Klasik Amerikan Arabası Bir TutkudurA.A. yani Amerikan Arabaları hemen hemen hepimizin çekici, asi ve özgür ruhlu bulduğumuz birer bebek desem sanırım tam anlamıyla bu tutkuyu hissettirmiş olurum. Birçok filme konu olup tanınmış modeller mevcut bunlardan örnek verebileceklerim:

– Çocukluk yıllarımın efsanesi Night Rider – Kara Şimşek (1982 Pontiac)

Christine (Plymouth Fury 1958 v8)

Okumaya devam et “Klasik Amerikan Arabası Bir Tutkudur”

Kendime ve Bize Küfürlerim – I

Kendime ve Bize KüfürlerimGerçek şu ki, yaşamın hiçbir anlamı yok, ancak değerlendirilebilir. Eylemsizliği bir aksiyom olarak kabul etmem korkaklığımdandır. Çünkü beklemek de bir eylemdir. Öyleyse, yaşarken bir eylemde bulunabilirim. Yaşamak, kelimesi mastar ekiyle çekimlense bile bir fiil olmayabilir. Sartre’ın herkese söylediği gibi insan kendisi için şeydir. Bir taşın bir odada yüzyıllarca var olması nasıl yoklukla eşdeğerdeyse, bir insanın yetmiş yıl hiçbir şey yapmaması da yaşadığını ispatlamasına yetmez.

Okumaya devam et “Kendime ve Bize Küfürlerim – I”