Diğer günlerden hiçbir farkı yoktu. İşten çıktım, servise bindim. Walkman’i taktım kulağıma ve sıcak servisimde eve doğru ilerlemeye başladım. İlk iki arkadaşı bıraktıktan sonra, bir göbekte, ışıklarda durduk. Yeşil bakımlı çimlerin arasında gri sakal ve saçları birbirine karışmış, kötü giyimli, 40 yaşlarında olduğunu tahmin ettiğim bir amca dizleri üzerinde oturuyordu. Önünde titizlikle dizdiği belli olan boş bir sigara kutusu, boş bir su şişesi ve bir bisküvi çöpü duruyordu.