Genç nesil her zaman için kendine farklı bir tarz arayışındadır. Bu nesillerdir süregelen bir şey. Moda akımlarının zaman içindeki dönüşümü de genç neslin eğilimleriyle gerçekleşmektedir. Bunların bir kısmı ciddi anlamda çılgınlıklara yer veren akımlardır.
Bunu hayat tarzına getiren gençler seçtikleri yol uğruna her şeyi göze alır durumda yol almakta yani bunlara örnek verebileceğimiz şeyler herkesin de tahmin edebileceği gibi kimsenin cesaret edemeyeceği renkleri saçınızda denemek (hatta o 20 cm’e kadar uzayan saçları dik tutabilmek için harcanan vakit ve jöle kutusuna düşmek), farklı görünümde (örneğin kedi gözü) lensler kullanmak, dövme yaptırmak (bazıları hemen hemen tüm vücuda), piercing yaptırmak ama yüzün en az üç bölgesine, ikinci el ya da eskitilmiş (tül, şifon tarzı kumaşlardan ama tümüyle siyah ya da mor renkleri içeren) kıyafetler giymek, bohem bir hayat tarzına sahip (nerede akşam orada sabah diyen) arkadaş grupları edinmek.
Genellikle çoğu genç bunu ergenlik döneminde atlatabilirken birçoğu ömrünün sonuna kadar bunu hayat tarzı haline getirip yaşamaya devam ediyor. Düşünüyorum da iyi ki zamanında saçlarımı pembeye boyatmış, yırtık pırtık hatta zincirli pantolonlar giymiş, sokak çeteleri kurup, paten turnuvaları düzenlemişim. Gülse Birsel’in de dediği gibi “Punk çılgınlığı; annen senin bu halin ne deyip saçını çektiğinde ya da cimciriği yediğinde son bulur.” Buradan anneme teşekkürü bir borç bilirim.
Giydiğiniz kıyafete bürünmeniz onu hayatınızın her safhasında yaşamanız anlamına gelmez yani Rock’n Roll dinliyorsanız bu sürekli headbang yaparak yürümeniz ya da yırtık pırtık jean giymenize sebep olmasın.
Önemli olan hayatınızın kendine özgü bir yapısı olması ve istediğinizi buna bağlı olmadan giyip birbirine karıştırmadan yaşamanız. Sevdiğiniz şeyi giyin, dinleyin, yaşayın. Hiçbir zaman hayat tek bir noktayı seçmenizle yürümez. Geniş bir bakış açısına sahip insanlar giyim tarzına göre yaşamıyor, arkadaşlarını buna göre seçmiyor ya da bugün hippi olasım geldi hemen bir Wolksvagen dolmuş alıp boyamalıyım demiyor. Hayat sınırların içinde çok daha sıkıcı olmaz mı? Bence olur. Bunun için etrafa bakmayın bugün Kızılderili olmak istiyorsanız dün punk giyindim bugün böyle yaparsam arkadaşlarım ne der kaygınız olmasın. :)