Herkese merhaba,
Bu ay pek bi’dertliyim, anlatamam. Tahammül sınırımı zorluyor her şey, eleştirel bir kimlik takındım söylenip duruyorum, şu en nefret ettiğim dırdırcı insan tipine büründüm, vallahi sosyal bir insan olmamdan kaynaklanıyor başka bir şey değil. Gözlem yapmadan duramıyorum, bakınca her şeyi görüyorum (ya da öyle sanıp avunuyorum) ne yapayım?
Ademoğlu olmanın bütün özelliklerini taşıyor olmamızdan mıdır nedir sevgili okur, herkeste bir hayıflanma, bir asabiyet, bir mutsuzluk almış başını gidiyor… Totaliter rejimle otoriter rejim arasındaki farkı bilmeyen insanların güncel olaylar için yaptığı yorumları hayretler içinde dinliyorum, doğayı hunharca katleden bilinçsiz tüketicilerin havaların ısınmasından kaynaklı rahatsızlıklarını ellerindeki klima kumandalarını görmezden gelerek etraflarına tükürükler saçarak anlatmalarını kabullenemiyorum. Şu yeniyetme gençkızların ve kendini yeni yetme gençkız sanan orta yaşlıların sürekli depresif olmalarını, hayattan bezmiş köle modunda ortalarda dolaşmalarını, hayatlarının merkezine bir erkeği oturtup, hem kendi etrafında hem de o erkeğin etrafında pervasızca dönmelerini göz ardı edemiyorum. Trafikte, ani alınmış bir kararla ya da normal seyirdeyken (hiç farketmez) birdenbire dönen ve dönerken sinyal vermeyen trafik canavarlarını affedemiyorum. Deniz kenarında halka açık bir plajda, mangal yakıp, semaverle çay demleyen Türk ailesinin genetik kodlarını hakikaten çok merak ediyorum. Örneklerin bunlarla sınırlı olmadığını çok büyük bir üzüntüyle belirtmekte fayda var…
Sürekli dır dır eden kızları, ailelerine yük olup çalışmaktan aciz erkekleri, kredi kartlarına güvenip bendensin diyen zihniyeti, çok şey bildiğini sanıp boş konuşan tipleri, birilerinin gözüne girmek uğruna kendi fikirlerini saklayıp başkalarının fikirlerini kuşananları, arkadaş toplaşmalarına başkalarından alınan ödünç kıyafetlerle katılanları, bir koca yılda bir adet kitap okuyamayan bırakın kitabı gün boyu internette sosyal paylaşım sitelerinde dolaşıp tek bir günlük gazetenin manşetini bile tıklamayan gençliği esefle kınıyorum.
Lütfen biraz kendimizi tanıyalım, kimiz, nerdeyiz, hayattan beklentimiz ne, aslında ne olmak istiyoruz, amacımız ne, nelerden zevk alıyoruz…
Lütfen biraz kendimize yatırım yapalım, okuyalım, dinleyelim, gezelim, paylaşalım, biriktirelim…
Lütfen biraz kendimizi sevelim, hayata karşı dik duralım, farkında olalım, kendimiz olalım…
Bu, sıradan bir insanın şahsi bir manifestosu olup, kendi kendini imha etmeye programlanmıştır.
Sağlıcakla kalın,
Not: Sevgili Y, bi’yandan yazıp, bi’yandan konuşup, bi’yandan düşünüp aslında bi’çok şey yapmışım. İlham perilerimi ayakta tutup beni sürekli gülümsettiğin için teşekkürler…