Günü, yorgun argın tamamlayıp evine döndün. Her zaman ki gibi rutin işlerini yapıp yatağına çekildin. Dur dur, hemen uyuma! Uyumadan önce kendine 5 dakika ayır ve düşün. Bugün, kendini mutlu etmek için ne yaptın?
Çok basit gözüken bu sorunun cevabı, seni kendine yakınlaştıracak bir anahtar aslında. Çünkü hepimiz gün boyunca bir sürü insanla iletişim halindeyiz. Gerek iş nedeniyle, gerekse özel nedenlerle karşımızdakilerin isteklerini yerine getirmeye çalışıyoruz. Sevgilimizin, eşimizin, çocuğumuzun, patronumuzun, arkadaşımızın, müşterilerimizin… Peki, sen kendi isteklerini ne zaman yerine getireceksin? Karşındakine bu kadar zaman ayırırken, kendi öz benliğinin senden uzaklaştığını fark etmiyor musun?
Benlik her istediği karşılandığında daha fazlasını isteyen; fakat istekleri karşılanmadığında da küsüp, kenara çekilen bir çocuk gibidir. Onunla arandaki mesafeyi ne kadar dengede tutarsan; o kadar çok kendini anlarsın. İşte, onu anlayıp daha mutlu bir yaşam sürmek içinde, kendine zaman ayırmalısın. Şimdi, sakın söylenmeye başlama. “Bu zaman darlığında, iş güç arasında nasıl bunu yapacağım?”, “Bu ekonomik şartlarda ne yapabilirim ki?” dediğini duyar gibiyim. Ama ben, sana tüm bunların dışında hayatını farklılaştırman için bazı önerilerde bulunacağım. Bunların faydasını denemeden bilemezsin. Üstüne üstlük, bunları denemek de bedava.
Öncelikle, herkese ayırdığın o vakti kendin içinde arttırıp, kullanmayı öğrenmelisin. Çünkü sen de, en az çevrendekiler kadar değerlisin. Bu bilgiyi, bilincimize kodlayarak başlayalım. Her sabah, aynaya baktığında gözlerine odaklan. Göz bebeğindeki renk çemberlerini fark et. Kendi gözlerine, sanki sevdiğinin gözünün içine bakarmış gibi bak. Kendine gülümse ve “Günaydın” de. Böylece, önce kendinle iletişime geçmeye başlarsın.
Yoğun bir gün geçiriyorsan ve gerçekten kafanı kaşıyacak vaktin yoksa, işinin hakkını ver. Ama iş bittikten sonra bırak; artık o iş, orada kalsın. Bir, iki saatini kendine ayır. Güzel bir kahve iç. Güzel bir yemek ye. Yalnız, yaşamak için yeme; yemeğin tadına varabilmek için ye. Yoksa bu yaptığın eylemlerin, normal zamandakilerden hiç bir farkı olmaz.
Gün sonunda toprağa basmaya çalış. Toprakla temas et ki enerjin dengelesin.
Yüzme imkanın varsa, bol bol yüz. Yoksa da güzel bir duş al. Sevdiğin, hoş kokulu yağları kullanarak kendini şımart.
Kendine hobiler yarat. “Hobi demek, masraf demek.” değildir. Para harcayarak edinebileceğin hobiler olduğu gibi, kolay yoldan da kendine hobiler bulabilirsin. Mesela, sporu seviyorsan; uzun yürüyüşler yap ya da koş. Bahçe işleri ile uğraşmaktan zevk alıyorsan; evinde kendi bahçeni yarat. Yemek yapmayı seviyorsan; mutfağa gir ve yeni yemekler dene.
Daha çok oku, daha çok gez ve daha çok gözlemle.
Evinin ve koşullarının imkan verdiği şekilde, bir evcil hayvan besle. Köpek, kedi, kuş, balık… Çünkü beslediğin o evcil hayvan, evde ki tüm negatif enerjiyi temizleyecektir.
Gece, yatağa girmeden önce tüm kızgınlıklarını, kırgınlıklarını hatta pişmanlıklarını odanın kapısında bıraktığını hayal et. Ve uykuya dalmadan önce, sadece şunu düşün. “Hayatta ölüm-kalım mücadelesi gibi durumların dışında, hiçbir şey göründüğü kadar önemli değildir.”
En önemlisi ise; şükretmeyi unutma. Sahip oldukların için her zaman şükret. Unutma ki, insanların açlıkla savaştığı, korku imparatorluklarından kaçtığı ve insan hayatının değerinin olmadığı bu devirde; emin ol ki sen, şanslı olan taraftasın.
Fotoğraf: eyma