Ortaköy’de bir akşam
Müzik sesi gelir bir tutam
Basmışım kornaya
Çalsam bir gün kapını
Mustang 67 model bir araba
Takılmış ayağım vitese
Çalsam bir gün kapını
Dolapta yarım şişe rakın. Parmak uçların izmariti biriktirmiş. Kederli, öfkeli ellerin; demlenmiş olur olmaz vakitlerde. Serilmiş ortalığa ruhun. Kaçak dövüşen Marslılar gibisin. Ve bir saadettir sende ruh üşümesi. Ellerin öfkeli, kararsız. Zihnin dağınık bir kimlik.
Eser pencerelerden bahar kokusu. Senin ellerin kıştan kalan mandalin tortusu. Yalnızlıkla mandalin kokusu karışır tırnak aralarına. Kırar korkusu. Dağılır zihnin. Ben yazarım seni. Dışarıda dolup taşan zil sesi ‘rararrararra!’ garip hususiyetleri var.
Varlık biriktirme yalnızlığına. Sende bu öfke sende bu katır inadı; sorgusuz, sualsiz bambaşka. Eğ başını ve git bu ülkeden! Aylak diyarlarda dolan. Aylak demler yaşa. Bir rakı eşliğinde vur elini masaya ve sor: Neden mutsuz olduk? Zil sesi öldürüyor her saniyede seni.
– Rararrara 15 dakikanız var.
Burası garip bir dünya. Marslılar şehri. Her şey çabuk ölüyor. Sevmeler, sevilmeler… senin gibi adamlar savruluyor müzik eşliğinde. Her şeyleri uçta. Saniyelerle yarışıyorlar. Her şeyi en başta. Ne doğru ne yanlış. Az evvel sarıldı bir gerçek kucakladı kollarına.
– Rararrarara 15 dakikanız var.
– Şimdi sevelim yarın ölebiliriz! (A.A)
Her şey yarım: Sen yarım, ben yarım, masamda rakım yarım… sevmelerin gibi sövmelerin yarım. Bir Aylak’a yakışır çekip gitmelerin onlar da yarım. Kahve içtik yarım. Müzik sesi gelir uzaktan yarım yarım:
– Çalsam bir gün kapını.
Baktın öyle kirpiklerime. Kolay kıpırdamaz bilmezsin. Açmış sana kırpar ruhunu.
– Zil sesi rarararrar 10 dakikanız var.
– Şimdi sarabilirsin yarın olmam. (A.A)
Şaşırmış Marslı Sakinler. Sormuş neden diye? Dönüp bakmış, bir sigara yakmışsın. Ben, kaçırır gibi gözlerimi düşünürüm neden diye? Kirpiklerim kırpılır ağlar vaziyette. Yarım yamalak aylak. Bir şarkı eşliğinde yanılgılar demlemiş susmuşsun. Sana baktım, uzaktım. Belki aradığın hakikat idi ama sen yalandın. Sonsuz olsun ne var ki sevmelerim. Sonsuz olsun der gibi dikmişsin kafaya kadehi. Almışsın eline tablayı, basmışsın külleri ben diye. Ruhun hakikati arar durur Aylak ve mağrur. Elinde sigaran hakikati ezbere vurursun. Sana baktım bir şarkı eşliğinde uzaktım.
Tablan ve ben. Beğenmediğin kulaklarındaki yaralar gibi. İnsan taşır bin yıl bir yarayı. Sevmem kulaklarımı taşırım bin yıl yara diye. Değiştiremem sen gibi kulaklarımı da demiş basmışsın sigarayı tablaya. Ben diye!
Marslılar Cumhuriyetinde yarım yamalak yaşayan Aylaklar gezinir. Ben bu Aylaklara tutunmuşum. Gezinirim yarım yarım. Uykuları yarım, sevmeleri yarım, içmeleri yarım… biten tek şey sigaranın izmaritiymiş. Yarım değil!
– Raaararra zil sesi 5 dakikanız var.
– Şimdi bak gözlerime yarın kör olur silinir görmelerin. (A.A)
Baktım, şaşkın ve mağrur bir vakur edayla. Kendi halinde halim. Bahar gelmiş kapıma. Kuşlar penceremde aşındırır sevmelerimi. Sen yorgunsun ve yoksun. Saniyeler tükeniyor, gittikçe siliniyorsun. Borç bilirim bu gidişlerini, belki susuşlarını!
– Rararrara zil sesi dakikanız bitti.
Bir ruh üşümesi gibi yokluğun. Baktım hakikati arar gözlerim. Göremem! Bir şarkı eşliğinde silinir sevmelerin.
– Çalmam bir daha kapını! (Kadın)