Evine doğru hızlı adımlarla ilerlerken rüzgarın serinliği yüzünü okşuyordu. Nefes almak için durdu. Epey yol yürümüştü ancak yokuş çıkmak yoruyordu artık, dizleri de eskisi kadar sağlam değildi. Havanın kokusunu içine çekerek başını gökyüzüne kaldırdı ve her zaman yaptığı gibi Ay’ın güzelliğini seyretti bir süre.
Yine bir dolunay akşamı içi içine sığmıyor, düşünceden düşünceye atlıyor, zihninde kırk tilki dolaşıyordu. Acaba dolunayın var olduğunu bildiğinden psikolojik olarak mı enerjisinin arttığına inandırıyordu kendisini yoksa üzerinde gerçekten de bir etkisi var mıydı? Sürekli bunu sorgular dururdu.
Astronomi ve astrolojiyle ilgilenirdi. Pekçoklarının zırva olarak nitelendirdiği şeyler aslında modern bilimin doğuşuna sebep olmuştu da kimsenin haberi yok diye düşünür, “öyle şeylere inanmam” diyenlere sadece bıyık altından gülümserdi. Elbette astrolojinin gazetelerdeki günlük fal ile ilgisi yoktu, savunduğu şey de bu değildi zaten, ama gezegen konumlarının bizi etkilediği tartışılmaz bir gerçekti. (Ah hele o Merkür yok muydu? Hep geri, hep geri. :)
Ay’a ise küçüklükten beri özel bir ilgisi vardı. Tüm çocuklar gibi Ay Dede hikayeleri ile büyümüştü. Her dolunay zamanı oldum olası kendisini sebepsiz yere daha mutlu hissederdi. Dakikalarca gözyüzündeki o parlaklığa bakarken içi huzur doluyordu.
İlköğrenimde okuduğu Bilim&Teknik dergilerinden öğrenmişti, ayın sadece tek bir yüzünü görebildiğimizi. Bize güneşin ışığını yansıtan parlak alan ve hiç görmediğimiz karanlık bölge olmak üzere ikiye ayrılıyordu ay yüzeyi. Çünkü kendi etrafındaki dönüş süresi ile dünya etrafındaki dönüş süresi eşit ve 28 gün idi. Üstelik bahsi geçen periyot kadınların muayyen dönemlerini de belirlemekteydi. Zaten Ay’ın hareketleriyle gel-git’ler yaşanıyor ve dünya üzerindeki tüm su kütlesi yer değiştiriyorken vücudunun üçte ikisi su olan bizler bu durumdan nasıl olur da etkilenmezdik.
Durup birkaç saniye içinde yine neler düşünmüştü diye düşündü ve gülümsedi kendisine. Etrafına bakındı, neyse ki kimseler yoktu. Ağır adımlar ile yola devam etti…