Nasıl ki her bilim dalının temel ve değişmez ana kuralları ve kuramları varsa, günümüz göstermektedir ki bu kurallar aşkta da vardır.
Aşk; insanoğlunun yaratıldığı günden itibaren en karmaşık, en akıl almaz ve en çok tartışılan; üstüne tonlarca kitap yazılan, zamana meydan okuyan ve asla değişmeyecek olan problemidir.
Aşk; erkekler tarafından ve kadınlar tarafından olmak üzere ikiye ayrılır.
Erkeklerin doğasında avlanmaya, şiddete, savaşa karşı eğilim ve istek vardır. Günümüz koşullarında bunu gizlemeyi öğrenmişlerdir. Avlanma, şiddet ve savaş isteği dürtülerini tamamı ile yok edemedikleri için bunu aşk üzerinden sürdürmeye ve yetinmeye çalışırlar.
Şehirlerde profesyonel olarak avlanamayacakları için, kadınları birer av olarak algılarlar. Onlar ellerinde temsili silahlarıyla hep kadınların peşinden koşacaklar, kadınlar ise asla yakalanmayacak; eğer yakalanırlarsa avcılık oyunu bitecek ve avcı yeni bir ava yönelecektir.
Yani kadınlara aşkın siyasetinde düşen rol ‘asla dürüst olma!’dır.
Kadın nasıl dürüst olur ve nasıl kaybeder?
Kadın bir müddet sonra yorulur, ve avcıya beyaz bayrak sallar.
“Ben de senden hoşlanıyorum.”
“Seni Seviyorum.”, “Sana Aşığım.”
“Bana zaman ayırmanı istiyorum.”
Eğer bu cümlelerden herhangi birini kurduysanız yanlışlıkla, artık bir bardak soğuk su içebilirsiniz. Avcı istediğini aldı, artık siz de uzun bekleyiş sonucu oltaya takılan bir balıksınız, sizin için daha fazla zaman harcamasına ya da emek vermesine gerek yok. O oltayı tekrar denize sallar, sizse arkasındaki kovada zıplar durursunuz son nefesinizi verene kadar.
Bunun sonu yoktur, başı da yoktur. Aşkın değişmez ve değiştirilemez ilk maddesidir.
Peşinden gelmesini istiyorsan kaçacaksın…
Kadınlar tarafından aşk ise; daha da karmaşıktır.
Kadın sevgi ister, emek ister, ilgi ister, güzel sözler ister.. Avcı; takipte olduğu müddetçe tüm ilgisini, öldürücü cümlelerini sadece ona yöneltir. Kadın istediklerini aldıkça sever, sevdikçe teslim olur. Sonra avcı yine yeni avlara doğru yelken açar.
Bu sebeple erkekler asla onları gerçekten sevenler kadınlarla birlikte olamazlar.
Kadınlar; sevmediği erkeği umursamaz, cevap vermez, ne yaparsa yapsın önem arz etmez; erkek iç güdüleri sebebi ile o kadının peşinden gider.
Şunu unutarak;
O kadın sana beyaz bayrak sallamıyordur çünkü o bayrak başka bir erkeğe karşı dalgalanmaktadır. O erkekte, kuvvetle muhtemel, peşinden koştuğun kadının senden kaçtığı gibi, o kadından kaçmaktadır. Kadın genellikle ilgiye muhtaç, duygusal yapısından dolayı, kaçan erkekten ümidini keser ve sana gelir. Sen de zoru başardım sanırsın ki başkasının kolayı olduğunu bilmeden.
Bir de av değil de avcı olan kadınlar vardır. O kadın seçilmez, seçer. O kadın aşık olmaz, hayran olur. O kadın senin zeka seviyeni ölçer, onun için önemli olan senin başarıların ve dik duruşundur. Hayranlık, zamanla aşka döner. O kadının karşısında direnemezsin. Çünkü o kadın istediğini er ya da geç mutlaka almıştır.
O kadın güçlü bir kadındır.
O kadının; senin parana, soyadına, çocuğuna ihtiyacı yoktur. Karşılıksız olarak durur yanında, sen onun yanında durmasını beceremesen bile gitmez. Güçlüdür çünkü pes etmez. Ağlamaz, üzülmez, hayata küsmez.
Bekler ve ona ait olanı alır.
Unutma; güçlü kadın sana zihinsel olarak meydan okur, senden daha cesurdur. Ve sana gelene kadar her istediğini mutlaka almış, beğenmediğini ise geri iade etmesini bilmiştir.
Dediğim gibi, kadınlar karmaşıktır, yani anlamaya çalışma. Hani meşhur bir söz var ya “sevmek adama yakışır, aşık olmak kadına” kadın sana cesurca aşığım diyor, kaçmıyor, kovalanmak istemiyorsa o kadını kaçırma. Sen de adam gibi sev gitsin..