Beyin üzerine yapılan araştırmalardan birine göre, birbirlerine âşık çiftlerin beyinleri tek bir beyin gibi çalışmaya başlıyor! Yani ikinci bir beyni kendi beynimizle paralel bağlantı ile birleştirme… Bence bu, harika bir haber! :-)
“En son teknolojiler kullanılarak yapılan nöron devreleri analizleri sonucunda elde ettiğimiz bulgular, âşık çiftlerin aralarında altıncı bir his olduğunu kesinkes ortaya koydu!” diyor Sydney Teknoloji Üniversitesi araştırmacılarından Doktor Trisha Stratford.
“Araştırmalar ilerledikçe, altıncı bir hisle iletişim kurulabileceğine dair ipuçlarının daha da belirginleşeceğini ve bunun yeni bir devrim yaratabileceğini sanıyoruz.” diye de ekliyor Trişa Hanım.
Bayan Stratford -ayrıca- “Acaba aşka düşmüş çiftler birbirlerinin düşünceleri yanında neler hissettiklerini de bir tür telepati biçimde anlayabiliyorlar mı?” sorusunu da sorup yanıtının peşine düşmüş ve 15 çiftten oluşan gönüllü bir denek grubu oluşturmuş, ekibiyle birlikte hepsinin kalp atışlarını ve beyinsel aktivitelerini incelemiş.
Bu araştırmada, birbirinden ayrılamayacak kadar birbirini seven âşık çiftlerin beyinlerindeki etkinliklerin ayrıntılı MR (eMaR) filmleri çekilmiş. MR imgelerinde, beyin sinyallerinin neredeyse aynı frekans ve aynı dalga boyunda olduğu ve fizyolojik olarak ikiz kabul edilecek kadar benzeştiği görülmüş.
Bu bulgu; beyinden ayak başparmaklarına kadar uzanan sinir sistemlerinin olağanüstü bir uyum içinde çalıştığı ve böylece beyin ve bedenlerindeki düşünce ve duyguların aynileştiği anlamına geliyormuş.
Yaptıkları sonuncu araştırmada ise, birbirini çok iyi tanıyan çiftlerden erkek olan aynalı cam arkasına alınmış ve eşinin kendisine sorulan bir soruya ne cevap vereceğini soru sorulurken sesli olarak söylemesi istenmiş. Yüzlerce kez ve farklı çiftlerle yapılan bu deneylerde de çok yüksek oranlarda başarı sağlanmış.
Nörolog Bayan Stratford araştırmanın en çarpıcı bulgusunu da şu sözlerle açıklıyor: “Bu araştırmayı yaşlılar yurdunda da yapmayı ve oralarda kurulmuş çok sıkı arkadaşlıklar arasında böylesi bir altıncı hissin veya duygudaşlığın gelişip gelişmediğini plânlıyoruz.
“Adına bilinç değiş-tokuşu da diyebileceğimiz o karşılıklı beyin okuma sürecinde, tüm sinir sitemini idare eden beyindeki o bölgenin yaşlı çiftlerde de aynı anda atıp atmadığını görmek istiyor, araştırmalarımızı böylece derinleştiriyoruz…”
Bu araştırmayı okuduğumda 20’li, 30’lu ve 40’lı yaşlarımda yaşadığım üç aşk süreci geçiverdi gözümün önünden. Her üçünde de sevgilimin sanki zihnimi okuyormuş gibi bir duyguya defalarca kapıldığımı ve benim de ona bu duyguyu aktardığımı çok net hatırladım.
Demek ki onca “kablosuz iletişim” âşık olduğum kadınların keskin zekâlarından veya dikkatlerinden kaynaklanmıyor; aradaki elektro-kimyasal iletişim bağlantısı sayesinde oluşuyormuş! Bu gerçeği onlarca yıl sonra keşfettiğime hem sevindim hem de geç kaldığım için epeyce üzüldüm!
Kendimi sürekli ona doğru koşarken bulmam ve sevgilimin beyni ile benimkinin tam bir eşleme içinde çalışması yüzündenmiş demek, onun her kusurunu hoş görmem…
Salt o ânları yaşamak için olsa dahi tekrar âşık olmaya değer bence! Hatta bu bilinç içinde yaşanacak bir aşkın çok daha haz verici, daha doyurucu ve eşsiz olacağını da hayal edebiliyorum şu anda!
Günün sorusu: Ruh ikizini arayan insanlar acaba düşüncelerini ve duygularını altıncı hisleriyle anlayacak kişiyi mi arıyorlar, ne dersiniz?