Bazı kavramları “moda” haline getirip içini boşaltıp fayda sağlayacağımız özünden uzaklaştırmakta ve onlara abartılı anlamlar yüklemekte üstümüze yok.
Bu genellikle olaylara, durumlara ve insanlara bir bütün olarak bakamayan, hayatı tek boyutlu ve reçete çözümlerle sınırlı gören bir anlayışın ürünüdür. Hem iş, hem de özel yaşamda moda ve mucize kavramlarla düşünen, başka insanları da öyle düşünmeye zorlayan ve elbette sonuçta çuvallayan bir anlayıştan söz ediyoruz.
Kimi zaman “NLP” oldu bu moda kavram, kimi zaman “Farkındalık“, kimi zaman “Verimlilik“, kimi zaman “Duygusal Zekâ“, kimi zaman “Endüstri 4.0“, kimi zaman “Liderlik“… Saymakla bitmez… Aslında, özü itibarıyla insana ve hayata gerçekten fayda sağlayan, sağlayabilecek pek çok kavram, olur olmaz, bilir bilmez insanların elinde suyu çıkartılan gereksiz araçlara dönüşüveriyor.
Bu kavramlardan biri de “Farklılık“…
Çeyrek yüzyıldır, yine bilir bilmez ama sözde uzman herkesin, özellikle iş dünyasına verdiği öğütlerin başında “farklı olmak” gelir. “Rekabette ayakta kalmak istiyorsan farklı ol…”, “Bir şeyi farklı yapmalısın ki sürüden ayrıl…”, “Fark yaratacak ürünün ya da hizmetin yoksa ancak fiyat rekabeti yaparsın…”, “Farkınızı ortaya koyamazsanız, arada kaybolur gidersiniz…”
Soyut olarak düşündüğünüzde kulağa hoş ve mantıklı gelen cümleler. Ve elbette bütünün bir parçası olarak düşündüğümüzde doğruluk payı da var. Ancak tecrübeler de gösteriyor ki, farklılığı bir “fetişizm” haline getirmek, tümüyle ona odaklanmak, farklı olmayı abartmak hiç de öyle sanıldığı gibi istikrarlı ve sürekli başarılar getirmiyor. Çünkü yine deneyimler gösteriyor ki özellikle iş dünyasında farklılık, kalıcı ve sürekli bir başarı zincirinin en son halkası…
Bu zincirin ilk halkasında “fayda” var. Fayda sağlamayan hiçbir ürün ya da hizmet, ne kadar farklı olursa olsun, ne kadar farklı sunulursa sunulsun, ne kadar farklı pazarlanırsa pazarlansın rağbet görmez. Sadece ilgi çeker. Başarılı olmakla ünlü olmak aynı şey değildir oysa.
Zincirin ikinci halkasında “estetik” var. Faydalı olan ürünü ya da hizmeti sunma biçiminiz. Bu aşamayı marka olmaktan, müşterilerle iletişim kurmaya kadar geniş bir yelpazede düşünebilirsiniz.
Eğer yukarıdaki iki halkayı belirtilen sıraya göre dizebilmişsek, işte şimdi “farklı” düşünmeye, “farklı olmak” için çalışmaya başlayabiliriz. Farklılık işte bu aşamada zincirin son halkası olarak bizi ön plana çıkartır, başarımıza katkı sağlar.
Sürekli başarıda esas konu farklı olmak değildir. Farklılık, diğer koşullarla birlikte düşünülmesi gereken bir durumdur. Abartmadığımız sürece sorun yok. Abartınca fayda sağlamıyor.
Bilgiyle, tecrübeyle ve başarıyla öne çıkan insanlara bir bakın. Hiçbiri bir kavrama abanmaz, abartmaz. O kavramları içini boşlatırcasına dile pelesenk etmez. Bunu yapanlar yarım yamalak, yüzeysel bilgiyle başkalarına akıl vermeye kalkışanlardır genellikle. Eh bizde de öyle insanlardan ve o insanları ciddiye alanlardan o kadar çok var ki… En sonunda “hayırlısı” demekten başka bir şey gelmiyor insanın elinden.