Yeniçağ dedikleri bu olsa gerek… Konuşma süreleri kısaldı, kelimeler azaltıldı! Anlatılmak istenilen her şey kısa ve öz olarak kayda alındı…
Evet, günlük hayatımızın vazgeçilmezleri oldu, söylemek istediklerimizi artık “kısa mesaj” yoluyla iletiyoruz. Artık sosyal medya aracılığı sayesinde 140 karakterle göndermelerimizi yapıyoruz ve dahası yer bildirimleri…
Aslında, anlatmak istediğim şey de tam burada başlıyor: Yer bildirimi! Oldukça güzel bir kış günü -soğuk sanılmasın, malum havalar güzel gidiyor- İzmir için bunu demek mümkün en azından… Ve zır zır çalmaya başlayan telefon, bakmadan açmayı alışkanlık haline getirmiş ben… “efendim günaydın” sözüyle günümün pek aydın olmayacağının ilk adımlarını sanırım atmış bulundum. Kısa bir giriş konuşmasından sonra, heyecanlı bir ses tonuyla “hazırlan gitmeliyiz” sözüyle ne anlatmak isteyebilir diye düşünmeye başlamıştım ki! Yer bildiriminin gelmiş olduğunu gözüme sokarcasına… “Gitmeliyiz”e karşı “hayır gitmemeliyiz” her ne kadar içimden bu geçmiş olsa da bu kadar hevesli bir arkadaşıma bunu yapamazdım… Hayır, diyemedim.
Evet, kısa bir hazırlık sürecinden sonra sabah kahvaltısının yer bildirimine göre olması gereken yere doğru yollara düştük. Güzel bir kahvaltıydı, en azından kendi adıma bunu söyleyebilirim ama şaşkın arkadaşım kahvaltı etmek yerine uzaktan seyretmeyi tercih etti. Kızların bazı durumları gerçekten anlaşılamayabilir… Erkek olsa mesela gelir, “günaydın kızlar yer açın” der… Ama kızlar daha gizemli daha heyecanlı olmayı mı tercih eder bilemiyorum?
Ben kahvaltıdan sonra eve gitme ihtimalini düşünürken yeni bir yer bildirimi… Kahvaltı güzeldi ama şimdi… “O an anlamalıydım.” Evet, başka bir yere doğru yol alma vaktiydi. Anladım ki gün bitimine kadar dedektifçilik oynayacaktık… Ve takip etmeye koyulduk heyecanlı da olamaya başlamıştı doğrusu ama gene de pişmanım, o telefonu açmayacaktım.
Yeni adresimiz güzel bir sahil kafesiydi, gazeteler alınmıştı kahveler de içilmeye hazırdı. Tabi yine malum masalar görüş alanında ama görünmeyecek türde bir ayarlanmayla… “Ya da biz mi öyle zannediyorduk?” Ben gazetemi okuyup kahvemi yudumlarken, arkadaşım dertlenmeye başladı, “kendimi göstersem mi göstermesem mi” psikolojisine bürünmeye başlamıştı, bense hiçbir şekilde yorum yapmamaya özen gösteriyordum çünkü konuşmaya başladığım an “tamam gidiyorum” diyeceğini biliyordum ki bu da benim işime gelmezdi aslında. İnanılmaz bir gözlem keyfi içindeydim. Her neyse uzun bir oturma sürecinden sonra…
Ah o yer bildirimleri, yeni bir bildirme ama bu sefer bizim gidebileceğimiz bir türden bildirme değil spor salonu evet, artık eve gidebiliriz dediğim an saçmalama biz de gidiyoruz diyen çılgın bir aşığa ne diyebilirsiniz ki… Hayır, artık eve gidiyoruz dedim… Ki spor salonu önünde beklemeye koyulduk. Saatler geçti bense suskunluğumu bozdum ve “beklemeye gerek yok, buradan evine gider” dedim. Gidelim artık biz de diyip homurdanmaya başladım ama nafile, bekledik sabırla. Ben müzik kanallarını değiştirip ruh halime uygun müziklerin keşfini yaparken âşık arkadaşım seyre dalmış vaziyette izlemekte. Orada da uzun bir zaman geçirdikten sonra yeni bir yer bildiriminin ev olmasını içtenlikle arzu ederken… Bir yer bildirimi daha, alışveriş zamanı… Hâlbuki erkeklerin alışverişte zaman harcamışlıkları görülmüş şey değildir! Kaldı ki bir kız kadar vakit harcamaz herhalde diye düşünürken alışveriş yolları gözüktü. Ama önce evine gidip duş alması gerekiyordu ki öyle de oldu hayret yer bildiriminde belirtmemişti şaşırdım tabi ki! Biz takip durumunda olduğumuz için evinin bildiriminde görmüş bulunduk. Bu seferde kapıda beklemeye başladık…
Kısa sürer umudu ile alışveriş yolu olan Forum Bornova’ya doğru yolculuk yaptık tabi ki alışverişte takip edebilecek kadar çılgın bir âşık olabileceğini düşünmüyordum. Yanılmışım! Zevkleri konusunda ön bilgi edinmesi gerekiyormuş. Kısa süreli olacağını düşündüğüm alışveriş 1-2 saat sürdü en nihayetinde alışveriş bildirimi de sona erdi. Artık ne bildirimi olursa olsun eve gidecektim sıkılmış, bunalmış durumdaydım yeter, imdat pozisyonunda çıldırmak üzereydim ki yeni bildirim akşam konseriydi. Konsere de gidecek halim yoktu, koca bir günü oradan oraya çılgın bir âşıkla geçirmiştim ama…
Neyse ki iyi tarafından bakmak lazım akşama çok vardı… Konserde buluşmak üzere ayrıldık 2-3 saat sonra tekrar buluştuk inanılmaz bir takiple görüş mesafesinde kaldık. Her neyse güzel şarkılar eşliğinde eğlenirken göz mesafesinin git gide yaklaştığını gören ben şaşkınlıkla geliyor buraya doğru dedim ki…
Kızlar bugün sizi çok yordum değil mi? dedi. Bense yerin dibi nerede acaba oraya girmek istiyorum dedim. Âşık arkadaşımsa gayet soğukkanlıydı, şaşırdım… Lafı değiştirmeye çabalarken gayretimi anlamış olacak ki bizi daha fazla utandırmadı… Her neyse en azından mutlu sonra bitebilme ihtimali yeryüzünde kalmama bir sebep olabilir diye düşünüyorum.
…
Sosyal medya aracılığı ile yer bildirimlerinin de hayatımıza girmesi, önemsediğimiz insanları takip edebilecek derece kadar getirmesi ya da “ah be orada olmak vardı şimdi” düşüncesi artık kanıksanmayacak bir şekilde hayatımızda…
Ayrıca yer bildirimlerinin reklam üzerinde de etkisi oldukça fazla birden fazla kişi aynı yer bildiriminde bulunuyorsa eğer o yeri merak etmemize sebep olabiliyor. Kazançlı taraf takip eden taraf mı, takip edilen taraf mı, yoksa reklamı yapılan taraf mı bilemiyorum? Sonuç itibariyle;
Dikkat! Ya takipte ya da takiptesiniz…
Belki mekân da belki de insanda…