Yağmurlu bir İstanbul sabahında yollarda olmak da güzel.. Şemsiyenin altına sığınanlara inat yüzümü gökyüzüne çeviriyorum. Okşarcasına değiyor yüzüme, tenime yağmur damlaları.. üşütmüyor, aksine dahada ısıtıyor.. Kırılan kalbimi onarıyor her damla.. ve senin yapamadığını yapıyor.. şefkatle sarıyor her yanımı…
Yağmurlu bir sabahta öylece yürümek de güzel.. koşuşturanlara inat ağır adımlarla ilerliyorum..
elimdeki şemsiyeyi açmıyorum.. saçlarımı tarar gibi yağıyor yağmur..
bense onun kucağına sığınmış küçük bir kız çocuğu gibiyim..
ve yine senin yapamadığını yapıyor, karşılıksız seviyor..
Ruhumun tüm acılarını, kararsızlıklarımı alıp gidiyor..
Her adımda biraz daha temizleniyor karanlık düşüncelerim ve hiç yalnız kalmayacağımı fısıldıyor yağmur.. Hem İstanbul hem de yağmur vazgeçilmez iki sevgili..
Toprağa ekilen filiz gibi her damlada büyüyorum..
her damla bana kimsenin vazgeçilmez olmadığını hatırlatıyor.. ve hayat devam ediyor..
Uzun zamandır yağmurlu bir sabahta yürümemiştim. yine çok şey öğrendim..
senin yapamadığını yapıyor her damla..
seviyor..
okşuyor..
ve bırakmıyor..
Gözüm takılıyor bir şemsiyenin altına sığınmış iki yüreğe.. kıskanmıyor da değilim…
bir tek yağmur tutuyor elimden.. sense kimbilir hangi düşlerde..
Hem yoksun, hem varsın..
Sevmiyorsan bırak git, ruhum sensizliğe alışsın…