Günlük yaşantımızda, bir sürü işle meşgul oluyoruz. Yemek yiyoruz, yürüyoruz, konuşuyoruz. Bu tür otomatik aktivitelere ek olarak; daha karmaşık işlerle de ilgileniyoruz. Algılıyoruz, ayırt ediyoruz, karar veriyoruz. Peki, bu kadar meşakkatli işlerle uğraşırken size yardım eden kim? Tabi ki, sizi hiç yalnız bırakmayan beyniniz.
Beyin, gizemi tam olarak çözülememiş bir bilgi yumağı aslında. “Gizemi çözülememiş” diyorum; çünkü beynimizde 100 milyonu aşkın nöron olduğu tahmin ediliyor ve her bir nöron da kendi gibi olan nöronlarla 10.000 bağ yapabiliyor. Tabi, bu kadar çok bağlantıda varken; beyni de tüm yönleriyle açığa çıkarmak, biraz daha güç oluyor. Düşünsenize; bir odaya bu kadar kablo çekseydiniz, ne kadar da karmaşık olurdu!
Beyin hakkında ortaya çıkarılan teorik bilgiler ise, bir hayli ilginç. Örneğin; yaşamımızı kolaylaştıran bu organ, vücut ağırlığımızın sadece %2’sini oluşturuyor. Bu oranın da, %80’ini sudur aslında. Bunların dışında, vücudumuzdaki oksijen ve şekerin %25’ini beyin kullanıyor. Ağırlık ve yoğunluk yönünden az olsa da besin yönünden ne kadar maliyetli olduğu ortada.
Peki, beynimizi geliştirebilir miyiz? Yoksa herkes sahip olduğu beyin kapasitesiyle mi yaşar? Beyin, tamamen geliştirmeye müsait bir kapasiteye sahiptir. Bunun için önemli olan, beyni bilinçli düşünmeye sevk etmek ve sınırlarını zorlayıcı egzersizlerle çalıştırmaktır. Nasıl ki vücudumuzdaki kaslarımızı geliştirmek için egzersiz yapıyorsak; beynimizi de çalıştırmak için uygulamalar yapmalıyız. Beyin faaliyetlerini arttırmaya yarayan uygulamalardan bazılarını, şöyle sıralayabiliriz:
– Zeka problemleri
– Sudoku
– Bulmaca
– Briç
– Satranç
– Yabancı dil öğrenmek
Bu uygulamalardan birini ya da bir kaçını yaptığınızda nöronlarınızın birbiri ile olan bağlantısını arttırmış olacaksınız. Bu da demek oluyor ki, ne kadar çok bağlantı; o kadar güçlü bir hafıza ve bunun etkin kullanımı anlamına geliyor.
Tüm bu uygulamaların dışında, beyni besleyen gıdalara da dikkat etmeliyiz. Çünkü, beslenmenin de beyin üzerinde olumlu etkisi olduğu saptanmış. Beynimizi besleyen gıdaların başında ise;
– Fındık, ceviz, fıstık
– Balık (özellikle somon, sardalya)
– Domates, avokado
– Yumurta
– Koyu yeşil sebzeler
– Kepekli pirinç gelmektedir.
Bilinenin aksine, günde 2 fincanı geçmeyecek şekilde kahve içmenin de beyin için iyi geldiğini kanıtlamışlar.
Yapılan araştırmalarda gösteriyor ki beynimizin düşünme ve hafıza kapasitesini değiştirmek bizim elimizde. Aslında, bu çok da zor değil. Sadece, elimizdeki gücü farkında olmak ve onu etkin kullanmanın yollarını denemek yeterli. Siz uyurken bile uyumayan emektar beyninize, bu kadarı az bile değil mi?
Not: Teorik bilgiler için, Prof. Dr. Mehmet Öz’ün “Siz, Kullanım Kılavuzunuz” kitabından yararlanılmıştır.