Aynı anda yemek yiyor, her anımızı bir arada geçiriyorduk. Birbirimizi bulmamız ne büyük şanstı. Öyle aynıydık ki, günler geçmesine rağmen buna hala şaşırabiliyorduk. Konuşmadan anlaşmaya başlamamız sadece birkaç günü bulmuştu.
Düşünerek konuşmama gerek yoktu. Adeta o benim iç sesim, kendimle sohbetim gibiydi. Nedensiz yere başlayan kahkaha krizlerimiz, sabah ezanına kadar durmadan yaptığımız sohbetlerimiz, kalori hesaplamalarımız, dondurma krizlerimiz… Her anımız dolu dolu geçiyordu. İkimizin de sorunları vardı. Paraları biranda harcayıp evdeki pekmez, tarhana ve makarnayı yiyişimizi; hatta yüzüne bakmadığımız bir kilo zeytini katıksız kahkahalar içinde yediğimiz o günleri unutamam. Çekirdeği kim daha uzağa fırlatacak diye zeytinin dibini görmüştük. Buna benzer bir dolu güzel anı ile birlikte hepsi geride kaldı.
Ne yazık ki en kötü sevgili en iyi dosttan daha değerlidir. Hiçbir zaman anlayamadım bunu… Kız ve erkeklerin ilişkilere bakış açıları çok farklı. Erkeklerin geneli sevgilileri olduğunda özel yaşantılarından ödün vermezler. Her şey olduğu gibi devam eder. Maçlarını izler, işleri olduğunda söyler; hayatlarının odak noktası haline getirmezler. Olması gereken de budur. Ama kızlar – hepsi için geçerli değil elbette- tüm hayatlarının merkezine alırlar. Ellerinden biranda telefon düşmez olur. “Aradı mı, arayacak mı, nerde acaba, beni düşünüyor mu?” bu gibi sorularla o kadar yoğunlaşıyorlar ki… Hep bir düşünceli halde olur, her an ondan bahseder olurlar. Kendilerini, her şeyi unutuverirler. Bu kadar karışık olan nedir ben bunu hala anlayamıyorum. Kız yurdunda kaldığım da yaptığım gözlemlerden anladım ki kız milletine cidden güven olmaz. Oyunları, entrikaları hiç bitmiyor. Kendilerini kabullendirmek yerine sürekli gereksiz yalanlara başvuruyorlar. İstatistik bir rakam vermem gerekirse 10 kızdan 6’sının böyle olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. :)
Dost, sevgili ve kendiniz… Hepsinin yeri ayrı; birbirleriyle kıyaslanamayacak üç değer. Bunların yerini bilip ona uygun hareket etmek çok zor olmasa gerek. Olması gerekeni aslında herkes bilir; ancak öz eleştiri yapması kişiye zor gelir. Bazıları da “evet, benim yaptığım yanlış ama ben buyum” diyip sıyrılır.
Hepimizin en önemli amacı mutlu olmaksa eğer, her nasıl yaşamak sizi mutlu ediyorsa öyle yaşayın. Yalnız sizin mutluluğunuzdan başkaları zarar görecekse lütfen buna dikkat ediniz.