Hep diyorum bu sefer bir hikaye yazayım, bir şiir paylaşayım ama gözlemlerime dayalı paylaşımlarda bulunma dürtüsü diğerlerinin önüne geçiyor.
Farkında mısınız ne kadar da çok şeyi erteliyoruz! Bunu da yapayım, şunu da atlatayım, bu da bitsin ondan sonra… Bazı şeylerin sırası hiç gelmiyor. Yapmak istediklerimizi yapamıyor, dahası olmak istediğimiz insan olamıyoruz.
Ne demiş düşünür; “Mutluluk varılacak yer değil, yolculuğun kendisidir.” Biz hayatın akışına öyle kaptırıyoruz ki kendimizi yolu gördüğümüz zaman yolculuğa çıkmadan da bekliyoruz ve düşünüyoruz. Karar anları! İkilemde mi kaldınız, tamam bitti. İnsanlar yol ayrımlarında karar vermek için o kadar çok enerji tüketiyorlar ki yolculuktan keyif almak bir yana dursun, akılları hep diğer alternatiflerde kalıyor. “Acaba bu değil de diğerini tercih etsem daha mı iyi olurdu?” gibi zihinde uçuşan bir çok soru işareti. O noktadan sonra hiçbir şey sizi tatmin etmez oluyor.
Oysa içgüdülerinize güvenip yollardan birisini seçerseniz ve enerjinizi karar vermek yerine o yolu güzelleştirmeye harcarsanız emin olun hayatınız daha da keyif verici hale gelecektir.
Çoğu zaman şükretmek yerine (ki şükretmek sahip olduğunuzdan memnun olduğunuzu dile getirip daha fazlasını istemektir) isyanda bulunmayı yeğliyoruz. Başımıza gelenler için birilerini, bir şeyleri suçluyoruz. Bir anonim hikayede olduğu gibi acele karar vermemeyi öğrenmek gerekiyor.*
Mevcut şartlardan ötürü sağlık sorunu olan insanlarla bir arada bulunuyor ve elimden geldiğince destek olmaya çabalıyorum. Hasta olan insanların ortak sorunu, ya hastalıklarının dünyanın sonu olduğunu düşünmeleri ya da sağlık sorunları olduğunu inkar etmeleri. Oysa kabullenip o şekilde yaşamayı deneseler…
En büyük yakınma konusu; “tıp ve teknoloji bu denli ilerlemişken nasıl oluyor da ‘bu’ hastalığa çare bulamıyorlar” oluyor. ‘Bu’ derken de kastettikleri kendi hastalıkları! Hayatın kendisi ne kadar da ironik.
Hep demişimdir; hiçbir zaman sihirli bir değnek olmayacak ki dünyadaki tüm hastalıkları / sıkıntıları ortadan kaldırsın. Sıkıntılarınızı aşmak için hayattan, sahip olduklarımızla keyif almaya çalışmaktan başka yapılacak daha iyi bir şey yok. Amaç yaşam kalitemizi artırmak ve sürdürdüğümüz hayattan zevk almayı başarabilmek ise bunu yapmak için bir şeylerin olmasını beklemeyin, ve asla ertelemeyin.
Sevgili ve saygıdeğer İsmail hocamın** da dediği gibi;
“Ben değil de kim? Şimdi değil de ne zaman?”
Esen kalın.
**İsmail Karasu – ismailkarasu.com
*”Acele Karar Vermeyin” isimli hikayeyi okumak için buraya tıklayabilirsiniz.