Kumdan kaleler yapma hikayesini bilir misin? Hani sahilde iki küçük çocuk vardır; birlikte çalışıp didinip kendilerine kale inşaa ederler. Sonra bir dalga gelir ve yıkar yaptıkları kaleyi. Ağlayacaklar diye beklersiniz de el ele tutuşup biraz daha ileride yeniden başlarlar yeni bir kale inşaa etmeye. Denizyıldızı hikayesinde de benzer bir tema, Paulo Coelho’nun Simyacı’sında da.
Siyasetten hazetmeyip Zeitgeist temeliyle teknolojinin insanlar yararına kullanılarak paranın olmadığı bir dünyada yalnızca “gelişim” için çabalayan bir nesil hayal ediyorum desem, yüzünüzde oluşacak gülümsemeyi tahminlemek zor olmaz. Ütopik gelen bu düşüncenin gerçekleştiğini görebilmeyi ummasam da sana; Geleceğe Dönüş (Back to the Future) serisinde Dr. Brown’un barda içkisini yudumlayan insanlara günümüzden bahsettiği sahneyi hatırlatmak isterim.
Diğer taraftan hayat devam ediyor, Allah inancı olan dini bütün biri ya da Darwinci ve ateist biri olman farketmiyor çünkü her iki koşulda da “sınav”dasın… Birinde ahiret hayatına yönelik diğerinde de doğal seleksiyona karşı. Neye inanıyorsan inan doğumdan ölüme kadar yaşam büyük bir imtihan. İster “kader” de ister “olasılık”, hayat tesadüflerle dolu.
Eylül yazımda sosyal varlık olan bizlerin iletişim gereksimine değinmiştim. Günümüz teknolojisinde iletişim sürecini hızlandıran İnternet gibi ağlar ile birlikte oldukça geniş imkanlara sahip olduk. Bilgi birikiminin katlanarak logaritmik biçimde artmasıyla birlikte toplum giderek daha da bilinçlenmeye başladı. Diğer taraftan zengin-fakir arasında olduğu gibi dogmatik ve septik bireyler arasındaki uçurumun da açıldığını görmekteyiz.
Aıp rupdçıp sıepdkı vzyhkzp özvkzslzvh çusumuvnçtl zlz vzyhkzphlhm ıcımd özpczkzp ğzkımçd jnvlz eıjpı çzğz bzyıö üd dgkdmbdkı fdkçı. Aovkdbd at jhrhlkzph rzçdbd yığmımı aıpzy pkrtm ynpkzvzm üd ldpzjhmh fıçdpldj ıcım zpzsşhplz vzölzvz fdpdj çtvzmkzp zmkzvzaıkrım ırşdçıl. Icdpıhım ğdpğzmfı fıykı aıp şzpzeh mklzvzbzj, rzçdbd drmdj çusumba vzöhrhmz rzğıö jısıkdpkd özvkzslzj ırşdçıgıl jnmtkzph at sdjıkçd zjşzpzbzghl.
Gelişim için çalışmalıyız. Üstelik fiziksel bir güç sarfetmeye de gerek yok, sadece düşünmek bile yeterli ancak ne yazık ki kendimizle ilgili konulara zaman ayırıp düşünmekten bile kaçınıyoruz. İşte bu yüzden de bir çok insanın fena halde “canı sıkılıyor”. Neyle karşılaşırsak karşılaşalım devam etmeliyiz, hatta en başa dönsek bile yeniden ve yeniden denemeliyiz… Ne demiş düşünür; sil baştan başlamak gerek bazen! ;)
Okuyan, araştıran, düşünen, seven ve paylaşan bir dünya dileğiyle…