Ben buraya biraz dinlenmeye geldim.
Uzun yol yolcusuyum ben
Yüklerim ağır üstelik
Epeydir de konuşmadım kimseyle
Ben buraya biraz da konuşmaya geldim.
Nereden geldiğimi, nasıl geldiğimi sorma
Geldim işte bir yerlerden.
Heybem dolu geldim bak
Kimin neyi varsa aldım alabildiğimce
Dedim ya, uzun yol yolcusuyum ben.
Bir de işte ağır taşıyıcı hamalı hayatın…
Ben buraya,
Nereden olduğunu bilmediğim yollardan,
Nasıl dinleneceğimi bilmeden,
Ne konuşacağımı düşünmeden geldim.
Yol öylesine yorucu ki,
konuşmaya da gücüm yok artık
Sorma bir şey o yüzden, susalım öylece,
susmaya da razıyım seninle.
-Unuttuklarımızı hatırlamak için de geldim üstelik-
Susarak da anlaşabiliriz, sen söyledin hatırla.
Güzel anıları hatırlayalım birlikte gel,
Ah’lar ağacı yine dinler mi bizi
Rüzgârla bir olup eşlik eder mi bize
Ona gidelim gel, o anlatsın güzel anılarımızı
Hatta belki,
o da bizimle birlikte susar.
Ben aslında biraz da haykırmaya geldim.
Yine sessiz çığlıkları yük ederiz kuşlara
Onlar göğe çıkıp haykırırlar yeryüzüne doğru,
bizim çırpınıpta söyleyemediklerimizi…
Hemen sonra gök gürler, biz yine susarız
Yağmur yağar ıslanırız,
-ıslanmak lazım izlemektense yağmuru-
Evet değişmedim, hâlâ dans ediyorum yağmurla
o iliklerime işleyene dek.
Artık gitme vaktim geldi.
Hadi beni uğurla.
Bilmiyorum ben de, nereye diye sorma
Dönebilseydim, anne rahmine dönmek isterdim ama.
Hiçbir çocuğa
bu hasreti yaşatmamak için gidiyorum biraz da.
Al bu kalbi iyi sakla, onu sana emanet ediyorum
Sığdırabileceğim başka bir göğüs kafesi yok seninki dışında.
Hey dost!
Bir gün, yeniden gelmek için gidiyorum biraz da, unutma…