Nemli bir geceden kalan sevdalar şehri bu durak
O şan o şöhret o nam gönül kahpesine müstahak
Elbet senin tövbenin günahı da bana hak
Ufak ufak mırıldanmalarını susarak
Ve neden, neden bana uzak küsmelerin
Hangi kırık dökük cümlelerin sorusu ki gözlerin
Asırlardır aşılmayan dağlarda sır aşiyan
Ve bin yıldır taş duvarlarda kahpe han
Kaleme söz verse de bu sevdanın veremi
Hamarat bir uyku dönerken başımda
Karanlığı yarıyor düşlerinin elemi
Ve kutsal bir türkünün yüze vuran haramı
Aziz bir aşkın arifesinde saçıyor sakladığı günahı
Tek gülüşe satıyor cehennemde ihramı
Ömrüne saltanat kurduğun şu cihanın
Gecesi çığırtkan gündüzü suskun aksanın
Usul usul yaklaşırken özleminde ölümün
Zaman sarnıcına salıncak kuruyor şirvanın
Göğün rahmine doğarken ay ışığının mimarı
Gözlerine ekmek için saçlarına kına yakmış baharın
Mavi bulutlarda yağmuru yokluyor yeryüzünün toprağı