Marilyn Monroe [01 Haziran 1926 – 05 Ağustos 1962], (asıl adı Norma Jeane Mortenson) Yahudi asıllı aktrist. ABD’li sinema oyuncusu, şarkıcı ve modeldir. 20. yüzyılın en ünlü sinema yıldızlarından, seks sembollerinden ve pop ikonlarından biriydi. Biolojik babası tam olarak bilinmeyen Monroe’nun babasının, annesinin RKO stüdyolarında film editörü olarak birlikte çalıştığı Charles Stanley Gifford ismindeki satış elemanı olduğu düşünülmektedir, ikinci ihtimalle annesinin ikinci kocasıdır.
Monroe kötü bir çocukluk yaşamıştır. Annesi şizofreni olduğu için çocukluğunun büyük bölümünü yetimhanede geçirmiştir. Yetimhaneden çok dindar bir aileye evlatlık verilmesinin ardından annesi hastaneden çıkıp Monroe’yu tekrar yanına almıştır ancak bu seferde üvey babasının cinsel tacizine maruz kalan Monroe çok aile değiştirmek zorunda kalmış sonunda komşunun oğlu ile 16 yaşında evlenmiştir. 4 yıl süren evliliğin bitmesi üzerine Monroe hemen mankenlik ajansına başvurmuş saçlarını kestirmiş, platin sarısına boyatmıştır. Ve bu saç stili günümüze bile damga vuracak kadar dönem dönem kendini göstermiştir.
Bu dönemlerde çektirdiği çıplak fotoğraflar gelecekte başına dert açacaktır.
Yıllarca küçük rollerde kendini gösterdikten sonra Gentlemen Prefer Blondes, How to Marry a Millionaire, Some Like It Hot ve The Seven Year Itch gibi filmlerde gösterdiği komedi yeteneği, seksi cazibesi ve ekrandaki görünüşü 1950’lerde ve 1960’lı yılların başında en popüler film yıldızlarından biri olmasını sağladı. Kariyerinin sonlarına doğru başarısının ölçüsüyle Bus Stop ve The Misfits gibi filmlerde dramatik rollerde de oyunculuğunu gösterdi ve eşi görülmemiş popüler bir ilgi nesnesi haline gelip, kazandığı bu şöhret ile zamanının diğer yıldızlarını geride bıraktı. Niagara filmindeki oyunculuğuyla oyunculuğunu film eleştirmenlerine kanıtlamıştır. Monroe burada kocasını öldürmek isteyen bir kadını canlandırmaktaydı. Oysa ki, halkın gözündeki mutlu imajının aksine, özel hayatında yaşadığı hayal kırıklıkları ve güvensizlikleri zaten var olan problemlerini daha da derinleştirdi. Özellikle 1950’li yılların sonuyla 1960’lı yılların başından itibaren yaşadığı çeşitli sağlık sorunları ve kişisel problemleri kariyerine de yansımış ve Monroe’nun çalışması zor ve dengesiz biri olarak kötü ün yapmasına sebep olmuştur. Yine de ölümününden itibaren ünü gitgide artarak tüm zamanların en önemli kültürel figürü ve ikonlarından biri olmuş, sık sık diğer ünlüler tarafından taklit edilmiştir. Ölümünden önce yakalayamadığı büyük ilgiyi öldükten sonra gören sanatçılardandır kısacası. Ölümü resmi olarak aşırı dozda uyku hapından kaynaklanan muhtemel intihar olarak geçse de ölüm sebebi üzerine pek çok spekülasyon yapılmış, komplo teorileri oluşturulmuştur. Hala ölümü büyük bir sır perdesi gibi tam olarak açıklanamamaktadır. Bu sır ölümlere; Elvis Presley, Lady Di ve son zamanlarda kaybettiğimiz popun kralı Michael Jackson’u örnek verebiliriz.
Monroe, 1999 yılında Amerikan Film Enstitüsü’nün tüm zamanların en büyük kadın film yıldızı sıralamasında altıncı sıraya yerleşti. Laurence Olivier ile birlikte The Prince and the Showgirl isimli bir film çevirdi. Bu filmi eleştirmenlerden karışık eleştiriler almasına ve fazla hasılat yapmamasına rağmen, özellikle Avrupa’da Monroe yine oyunculuğu ile büyük övgü kazandı ve Oscar Ödülü’ne denk ödüller olarak görülen İtalyan David di Donatello ve Fransız Crystal Star Ödülleri’ni kazandı. Bu sırada hamile olduğunu öğrenen Monroe dış gebelik yüzünden bebeğini aldırmak zorunda kaldı. 1960’lı yıllara doğru psikolojik ve fiziksel sorunları, alkol ve reçeteli hap bağımlılığı, iki sefer yorgunluk ve sinir bozukluğu sebebiyle hastaneye yatırılması ve sete sürekli geç gelmesi nedeniyle çekimlerde çok fazla sorun ve gecikmeler yaşanmasına sebep oldu. Dönemin çok ünlü aktörleri ile başrol paylaştı, bunlardan ikisi Clark Gable ve Dean Martin’dir. 1962 yılında “Something’s Got to Give” adlı komedi filminde oynamaya karar verdi. Bu film, onun aynı zamanda ilk çıplak sahnesini de içeriyordu. Ancak film boyunca hasta olduğunu öne sürerek sete az gelmesi ve onun yerine hakkında aşk söylentilerinin çıktığı J.F. Kennedy’nin doğum günü için şarkı söylemeye gitmesi üzerine Fox şirketi tarafından filmden kovuldu, sözleşmesi iptal edildi ve film şirketi tarafından kendisine tazminat davası açıldı. Zaten bu meşhur şarkıyı bilmeyenimiz yoktur ‘Happy birthday Mr. President’ kürsüde konuşma yapan Kennedy’nin yanına gidip kürkünü çıkaran Monroe seyircilerin şaşkın bakışları arasında bu şarkıyı söylemeye başlar. Ayrıca Monroe’nun başka bir özelliğide altı adet ayak parmağının bulunmasıydı bu almış olduğum bir duyuma göre onun ezber yeteneğinin de yine böyle bir hormonel sebepten dolayı çok iyi olduğudur, ayrıca bu tarz insanların intihara meyilli yapıları da oluyormuş bu sadece almış olduğum bir duyumdur kesinliğini araştırmış değilim.
Fox şirketi filmi tamamlamak için aktrist Lee Remick ile anlaşmasına rağmen, Monroe’nun filmdeki rol arkadaşı Dean Martin’in başka bir aktristle çalışmak istememesi üzerine işe geri alındı ve kendisiyle yeni bir sözleşme yapıldı. Ancak filmin çekimleri tekrar başlamadan önce yüksek dozda sakinleştirici ilaç alarak 5 Ağustos 1962’de Brentwood, Los Angeles’daki evinin yatak odasında henüz 36 yaşındayken hayata veda etti. Ölümünün ardından yapılan otopsi sonucunda ölüm sebebi yüksek dozda Barbitürat alımı sonucu muhtemel intihar olarak ilan edilmesine karşın, olay yerindeki delil yetersizliği, otopside alınan dokuların daha sonradan kaybolması ve başta kahyası Eunice Murray olmak üzere görgü tanıklarının çelişkili ifadeleri sonucu ölüm sebebinin cinayet olduğuna ve politik sebeplerden CIA, Mafya ve Kennedy ailesinin buna sebep olduklarına dair tam olarak kanıtlanamamış birçok komplo teorisi ortaya atıldı. Monroe’nun bedeni daha sonra eski kocası Joe Dimaggio’ya teslim edildi ve onun aranje ettiği bir cenaze töreni ile 8 Ağustos 1962 yılında ise Westwood Village Memorial Park Mezarlığı’nda defnedildi.
Marilyn Monroe, dönemin moda ikonu olarak görülen Jaklin Kennedy ile moda konusunda yarışmıştır. Sonuç olarak sevdiği adama da sahip olan bu kadının Monroe’nun rakibi olmuştur. Bizim Marilyn Monroe’yu en iyi tanıdığımız kıyafeti beyaz elbisesidir. Hala o kıyafetiyle eteği uçuşan pozlar birçok yerde kullanılmaktadır. Zamanında 50’li yıllarda çoğu New Look tasarımların modelliğini de yapmıştır ama 70’lere doğru yarattığı moda akımından etkilenen gençlerin giyim tarzına günümüzde Retro da denmekte. Chanel no:5 adlı parfümü Monroe adına üretmiştir (kokusu mükemmel) Marilyn Monroe demek; yüksek topuklular, fular, büyük gözlükler, kabarık etekler, puantiyeli kumaşlar… demek. Günümüzdede birçok ünlünün hala Monroe’ya benzemeye çalıştığı giyim ve saç stilleri mevcut. Kısacası Marilyn Monroe hala stilini günümüzde yansıtıyor. Andy Warhol bile ‘PopArt’ı yaratırken bu mükemmel kadından etkilenmiştir.