Şarıl şarıl akan, dertli pınarı
Kana kana içip, göresim geldi
Yanındaki koca, yaşlı çınarı
Kollarımı açıp sarasım geldi.
Mavi göklerine başımı dikip
O kekik kokulu kırlarda sekip
Davulla zurnayla, halaylar çekip
Köyümün sefasın süresim geldi.
Çıksam yaylaların en sultanına
İmrenip özgürce her hayvanına
Kurumuş söğüdün hemen yanına
Yatakla yorganı seresim geldi.
Boz bulanık olmuş, soğuk bulağın
Yosunu bağlamış, kara sulağın
Çayırda yetişen, kuzukulağın
Tadına bakıp da deresim geldi.
Her yemeği bilir, köyüm oymağı
Pişirip tavada, peynir kuymağı
Yayıkta yayılmış, yağı kaymağı
Tandır ekmeğine süresim geldi.
Hasret kaldım köyde yaban yazıya
Tavşanın peşinde, koşan tazıya
Anasını emen, körpe kuzuya
Yüksel der; ömrümü, veresim geldi.
Kuzukulağı: Karabuğdaygillerden, nemli yerlerde yetişen, yaprakları salata olarak kullanılan, çiçekleri iki evcikli ve kırmızımtırak bir bitki.
Tazı: Uzun bacaklı, çekik karınlı, av köpeği.
Peynir Kuymağı: Süt yüzü yerine, peynir kullanılarak unla tavada pişirilen bir çeşit yemek.
Yazı: Düz yer, ova, kır.
Bulak: Kaynak, pınar, yerden bulana bulana çıkan su.
Sulak: Suyu olan, suyu bol (yer)