İçinde yaşadığımız dünyanın son zamanlardaki en önemli olgusu şüphesiz ki ‘küreselleşme’dir. Tüketim ve tüketimcilik yeni dünyanın bir ideolojisi olmuştur. Daha fazla tüketim daha fazla üretim döngüsü, daha fazla refah şeklinde bir algı yaratmaktadır. Bu algı insanın, özgürlüğünü elinden aldığı, başkalarına bağımlı kıldığı ve insanın kendisine yabancılaşmasıyla birlikte bir çok sorunu da beraberinde getirmiştir. Yaşadığımız toplum, üretmekten çok tüketime dayalı bir toplum modelini oluşturmaktadır. Hal böyle olunca insanlar, ihtiyaçlarından daha çoğunu alarak “tüketimi” bir amaç haline getirmeye başlamıştır.
Günümüzün küresel sistemi karşımıza bir çok sorunu çıkartmaktadır. Yaşadığımız dünyanın kaynakların hızlıca tüketimiyle beraber bu aşırılık hepimize zarar vermeye başlayacaktır. Mevcut durumun sürdürülebilir olmadığı ve insanlık olarak hızlıca bir felakete doğru sürüklendiğimizi gösteren bir çok veri mevcuttur. Fabrikalar her geçen gün çevreyi daha fazla kirletiyor. Sera gazları küresel ısınmaya ve iklim değişikliklerine neden oluyor. Ekosistem bozuluyor. Bunların sonucunda denizler kirleniyor, doğa ve canlı türleri yok oluyor, yeraltı kaynakları azalıyor ve daha fazlası…
Bu sorunlar karşısında elimizden geleni yapmazsak eğer yaşamaktan çok ölmeyi, üretmekten çok tüketmeyi ve bizden sonraki nesiller için bir “yaşam” bırakmamayı hedeflemiş olacağız. Umarım, böyle bir son gerçekleşmeden yaşadığımız toplumun bir bireyi olarak, elimizden gelenin fazlasını yapabiliriz.
Bu yolda yapılabilecek en akılcı şey ise “sınırlı kaynakların verimli, bilinçli ve duyarlı kullanılmasıdır.” Bu çerçevede sürdürülebilir tüketim ve üretim sağlanabilinirse, sürdürülebilir bir kalkınma gerçekleşebilir.
Örneğin;
Dünya Bankası verilerine göre insanlık her gün 3,5 milyon tondan fazla çöp üretiyor. Bizim değersiz bulup “çöp” olarak adlandırdığımız bu atıklar ise kimi ülkelere milyar dolarlar kazandırıyor.
Bazı İskandinavya ülkelerinin dış ülkelerden çöp ithal ettiğini belki siz de duymuşsunuzdur. Yanlış anlaşılmasın ithal etmek derken, para ödemiyor, üzerine para alıyorlar. Kimi ülkeler başlarına dert olan çöplerden kurtulmak için çöplerini bu ithalatçı ülkelere göndermeyi tercih ediyor. Peki bu ülkelerin ekonomisi başkasının çöpüne katlanacak kadar kötü durumda mı? Tabii ki hayır, aksine enerji üretmek için kullandıkları çöpleri kendi çöplerinden karşılayamadıkları için ithal ettikleri çöp ile enerji üretimine devam edebiliyorlar. Çöp ve atıklarından enerji üreterek ekonomik değer yaratan ülkelerin sayısı her geçen gün artıyor.
Avrupa Birliği ve ABD’nin yanı sıra Çin ve Brezilya başta olmak üzere gelişmekte olan ekonomilerin de bu alandaki yatırımları her geçen gün artıyor. Ülkemizde de çöp ve atıklardan enerji üretiliyor olsa da bu rakamın nispi değeri düşük.
Başka bir örnek ise;
Tayvan’ın başkenti Taipei’de başarılı mimar Arthur Huang Tayvan’da büyük bir sorun haline gelen pet şişelerin geri dönüşümü ile ilgili dev projesidir. Yeşil ve düşük karbonlu yapı örneği olan bina, dünyanın geri dönüşümlü pet şişelerle yapılmış ilk yapısı olarak tanıtılıyor. İşin uzmanları gelişmiş plastik endüstrisi sayesinde, Tayvan’ın EcoARK gibi binalar için doğal bir alan olduğunu söylüyor. Bu yolda kararlı ve azimli adımlarıyla zor denilen, imkansız denilen bir projeyi hayata geçirmiş olan mimar sürdürülebilir yaşamın en güzel örneğini kendi alanında başarıyla göstererek tüm övgüleri hak ettiğini düşünüyorum.
Ayrıca;
Sosyal inovasyonun gelişmesi günümüzde önem kazanmaya başlamıştır. Toplumsal, kültürel, ekonomik sorunlara yenilikçi çözümler üreterek hayata geçirilmesi, bireylerin topluma katkı sağlayan projeler üretmesi bu alanda yaşadığı topluma değer katmasına olanak sağlamıştır. Bu yolla bireyler, toplumsal sorunların çözümüne katkı sağlayarak toplumsal yenileşmenin başarılı örneklerini üretebilmenin farkındalığını yaşamaya başlamışlardır.
Fakat daha fazlası için kamu kurumlarının, vakıfların, derneklerin ve şirketlerin daha fazla önem vermesi, teşvikte bulunması gerekmektedir. Ancak bu önem sayesinde sürdürülebilir bir yaşam hayalden gerçeğe dönüşebilir. Kısaca, yenilikçi, iyileştirici, fayda sağlayıcı, üretici olan her türlü projenin ve fikirlerin desteklenmesi bu alana yönelik daha fazla kaynağın oluşturulması mümkün olduğu takdirde sürdürülebilir bir yaşam mümkün olacaktır.
“Sürdürülebilir bir yaşam, insana ve topluma değer katar!”
***
Kitap tavsiyesi;
“Mekân Meselesi”, mekân siyaseti üzerine yürüyen tartışmalara kuramsal ve pratik bir katkı koymak adına bu mesele üzerine kafa yoran başlıca düşünürlerin tartışmalarını bir araya getiriyor. Kaldırımların altındaki kumsala doğru bir adım daha atabilmek için… (Tanıtım Bülteninden)
Desteklenmesi gereken; yesiloji.com
Bilinçlendirme bakımından oldukça zengin bir içeriğe sahip olan siteyi ziyaret etmenizi tavsiye ederim.
Ayrıca; Mimar Arthur Huang pet şişelerle olan mücadelesini buraya tıklayarak izleyebilirsiniz. Kesinlikle izlemelisiniz!
(Kaynak: yesiloji.com “Çöpten gelen 30 milyar dolar”)