Bir mazi bırakılır geriye yıkıntıların azizliğinde. Sevgi saçmaları dağılır ortalığa. Kanıtlar gizlenir fakat sahiplenilmez. Hiç gibi kalırsın. Olmamışsın gibi. Mal olsam da geri iade şansım olsaydı dersin hatta. Fakat sırtında biriken onca sorumluluk ve sevdiklerin tarafından bütünleştirilmiş kişiliğin değişmene izin vermez.
Yerinde saymanın tek iyi yanı her seferinde nasıl daha iyi adım atacağını biliyor olman. Kötü yanı ise aynı şeyi uzun süre yapınca artık onu bile beceremiyor olman. Beceriksizliğini örtebilecek kapasiten varsa eğer zaten bunların hiç biri umurunda olmuyor. O zaman gerçekten kimseye gerekte kalmıyor. Yalnızlığı seviyorsun. Üzerine bir de afiyetle aşkı yediğinde gel de önünde reverans yapma.
Aşk en çok acı çeken kişiye yakışır. Üzerine oturur, streç gibi sarar. Onun verdiği alım dışarıdan bedbaht görünür. Sen nefesin tadını alırsın. Rüzgarlar müziklerini fısıldar kulağına, yapraklar dökülürken siluetini oluşturur aşkın. Üşürsün…
Soğukluk yapışmıştır ellerine ateş bile çıkaramaz onun panzehir elleri karşısında… Bilirsin ki soğukluğun izi kalacak yine de boyun eğersin. Yanında olanlar öyleymiş gibi davranacaklar. Sen hep bileceksin. Tanrıyı anlayacaksın. Bildiği şeyleri izlemesinin ne kadar sıkıcı olabildiğini…
Abartı artık yerini sessizliğe terkettiğinde, masum kalan kırıntılarını toplayacaksın. Gözlerin hep mazide… sözlerin ise ileriye yönelik oturacak…