1 numarayı görüyor musun? O bir taş. Biraz sonra yerde kanlar içinde yatan bir kadına isabet edecek. Tıpkı öncekiler gibi.
2 numarayı görüyor musun? O bir silah. Biraz sonra bir insanı hedef alacak. Tıpkı öncekiler gibi.
3 numarayı görüyor musun? O bir fikir. Cahil kalabalığa aşılandığında şiddete dönüşür. Tıpkı öncekiler gibi.
4 numarayı görüyor musun? O bir kafa. Kullanmazsa, sorgulamazsa, düşünmezse, okumazsa barbara dönüşür. Tıpkı öncekiler gibi.
İran yapımı bir film izlemiştim. Filmin ismi ‘Kertenkele Rıza’. Bir hastane odasında Kertenkele Rıza’nın bir hocayla karşılaşması vardı. Hoca’nın yanından ayırmadığı Kur’an ve bir kitap. Sadece tek bir kitapla dünyanın anlaşılamayacağını söylüyordu hoca. Haklıydı da!
Şöyle diyor Kertenkele Rıza: ‘İnsanları zorla cennetlik yapamazsın. Öyle sert itiyorsun ki öte taraftan cehenneme düşecekler neredeyse.’
Bu o kadar doğru bir yargı ki, kelimelerin dizilişine ve bir cümleye dönüşmesine karşılık önünde saygıyla eğilmek gerekir. Nedeni ise din adamları ile inananlar arasındaki köprüyü gözler önüne sermesi. Körü körüne inanmanın nelere yol açabileceğini ince bir şekilde eleştiren bir söz bu.
Kur’an-ı Kerim’i cennet için, diğer kitapları da dünyayı güzelleştirmek için kullanmazsak eğer sonumuz cehennem.
Şimdi!
1 numarayı görüyor musun? O bir taş. Senden önce dünyadaydı. Ona dokunmazsan, onu fırlatmazsan kimseye zarar vermez.
2 numarayı görüyor musun? O bir silah. Belki de teknolojinin insanoğluna attığı en büyük kazıklardan biridir silah. Onun yerine eline bir kitap alırsan, kimseye zarar vermez.
3 numarayı görüyor musun? O bir fikir. Doğru insanların elindeyken dünya için hizmet eder.
4 numarayı görüyor musun? O bir kafa. İçinde bilgi olunca körü körüne bir şeye inanmaz. Ve bilgiyi erdemli bir şekilde kullandığında vicdanın da olur.
Fotoğraf: IŞİD’in ilk recm merasimi.